23 Mayıs 2018

Kansersavar Mutfak / Dr. Elif Güveloğlu




Çeşitli kimyasal veya biyolojik toksinler, hepatit B ve C ile HPV gibi virüsler, başka mikroplar, hücrelerimizdeki genetik şifreyi taşıyan yapı olan DNA’da hasar oluşturabiliyorlar. DNA hasarı, genetik şifre hasarı anlamına geliyor ve bu da o hücrenin kontrolsüz üremesi, yani kansere ilk adımını atması demek. (s:31)

15 Nisan 2018

Yalnızca Yavaşladığında Görebileceğin Şeyler / Haemin Sunim




















Nahoş bir hisse kapıldığında onu sımsıkı tutup elinde defalarca evirip çevirme. Onu rahat bırak ki akabilsin. Sen üstünde durarak onu beslemediğin sürece duygu dalgası kendiliğinden geri çekilecektir. (s:16)

Çok modern bir ikilem: Sayısız televizyon kanalı var ama izleyecek ilginç bir şey yok. Çok fazla seçenek insanları mutsuz eder.(s:20)

Önemli olan haklı olmak değil, birlikte mutlu olmaktır. (s:89)

Ne kadar incinirsen incin, son sözü sarf etmek zorunda değilsin. Son söz iyi anıları bile tahrip edebilir. İnsanlar ve şartlar değişse de bütün anılarını, özellikle de güzel olanları lekelemeye gerek var mı? (s:115)

Sohbet birinin kusurlarına döndüğü zaman sohbete katılmamaya ve konuşmanın yönünü nazik bir şekilde değiştirmeye çalış. (s:118)

Yalnız hissediyorsan omzundaki meleği düşün ve önemsendiğin için şükret. (s:136)
En beter duygulardan biri, bir öneminin olmadığına inanmaktır. Etrafına bir bak. İsteyerek  ya da istemeyerek  kimseyi  yok saydın mı? (s:153)

(Pegasus Yayınları, 2018, 267 sayfa)


27 Şubat 2018

Medikal Medyum / Anthony William



Lupus
Tıp camiası lupusun, vücudun Epstein-Barr yan ürünleri ve nörotoksinlerine verdiği tepki olduğunu anlayamamaktadır. Vücut bu nörotoksinlere alerjik bir reaksiyon gösterir ve doktorların tanıyıp lupus tanısını koydukları iltihap göstergeleri oluşur. Aslına bakarsanız lupus sadece Epstein-Barr’ın viral bir enfeksiyonudur. (s: 80-81)

Hipotiroidi ve Diğer Tiroid Bozukluklar
Tıp camiası EBV’nin,  -Hashimoto hastalığı, Graves hastalığı, tiroid kanseri ve diğer tiroit rahatsızlıkları gibi- pek çok hastalığın asıl sebebi olduğunun henüz farkında değil. (Tiroid rahatsızlığı kimi zaman radyasyondan da kaynaklanmaktadır ancak vakaların %95’inde suçlu Epstein-Barr’dır.) Gerçek şu ki, tiroidinize saldıran vücudunuz değil EBV’dir. (s:81)

Multipl Sklerozdan Kurtulmak ve İyileşmek
Doktorlar, sorun olan şeyin bağışıklık sisteminiz olduğu inancıyla MS’i bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlarla yenmeye çalışıyorlar. Aslında size saldıran bağışıklık sisteminiz değil –o bir virüs. Bu virüsü yok etmek için tek umudunuz güçlü ve zinde bir bağışıklık sistemi –ama o ilaçlar onu zayıflatmakta. Yani bu ilaçlar EBV’nin üstesinden gelmenizde size yardımcı olmadıkları gibi, açık bir biçimde virüse yardımcı oluyorlar. (s:108-109)

Romatoid Artrit Aslında Nedir?
Tıp camiası, RA’nın , bağışıklık sisteminizin her nasılsa istilacılarla eklemlerinizi ve vücudunuzun başka bölgelerini birbirine karıştırması ve onlara saldırmasıyla sonuçlanan bir bağışıklık sistemi hastalığı olduğuna inanıyor. Vücudumuz kendisine saldırmaz. Vücutlarımız yalnızca patojenler tarafından saldırıya uğradıklarında atağa geçerler. (s:116-117)

14 Eylül 2017

Büyüleyici Bağırsak / Giulia Enders
























Tükürüğümüzün içinde ağrı kesici de mevcuttur ve bu ağrı kesici morfinden bile daha etkilidir. Bu ağrı kesicinin ismi opiomorfindir ve kendisi  2006 senesinde keşfedilmiştir. Elbette ki opiomorfini yalnızca ufak miktarlarda üretiriz; sonuçta tükürüğümüz bizi ağrı kesiciye boğmak istemez. Ama ufacık bir miktar bile yeterince etkilidir çünkü ağzımız tam anlamıyla hassas bir bölgedidir! (s:32)


Yağ konusunda şüpheleri olan insanlar için ilginç bir noktada şudur: Zeytinyağı, istenmeyen fazlalıklara karşı mücadele edecek potansiyele sahiptir. Bunun sebebi yağ dokusunda bulunan ve fazla olan karbonhidrattan yağ üretmeyi seven bir enzimi, yani lipogenesisi bloke etmesidir. (s:63)

10 Ağustos 2017

Gölgeler Koridoru / Muhyiddin Şekûr















İnsanların çoğu gaflet içerisinde, ölümün ya da hastalığın kendilerine dokunmayacağını sanıyorlar. Ayrıca, şunu hatırlarından çıkarıyorlar ki, elde ettikleri veya satın aldıkları her şeyin asıl sahibi Malik-i Mutlak’tır. Konuya bu açıdan bakıldığında, bütün koşturmaların, telaşların beyhude olduğu aşikar olur. (s:92-93)

“Şayet amel etmeden, tekkede ilahiler söylemekle yetinirsek, Şeytan’ın oyununu bozamayız. Söylediğimiz ilahiler elbette ervahı ve diğer varlıkları şad eder, ama bundan daha fazlasını yapmak boynumuzun borcu. Zira tasavvuf, insanoğluna hizmet etmektir. Bunu yapmaya gayret edersek, Allah’ın tevfikiyle, O’nun Ehadiyet’ini ve Samediyyeti’ni insanlara göstermek için yeni yollar keşfedeceğiz.”
“Başarısızlık gibi bir seçeneğinizin olmadığını unutmayın” dedi Şeyh. Öğrenmek ve daha sonra da çemberinizden dışarıya çıkarak öğrendiklerinizi başkalarına öğretmek zorundasınız.”(s:150)

03 Temmuz 2017

Nur / Mustafa Kutlu

















İnsanoğlu da diğer canlılar gibi öncelikle güvenlik arar. Kendisini güvende hissetmediği sürece hep bir tedirginlik, bir endişe, hatta korku içindedir. Bu sebeple kabiliyetini sergileyemez, sevgisini belli edemez, ölçme ve değerlendirme yapamaz, dengede duramaz. (s:58)

Otuz yaşında var yok. Ufak tefek , kara kuru. Koğuşun her işine koşuyor.  Yemek, çay, temizlik. Bir gün bunu çağırdım yanıma, dedim ki “Oğlum neden kendini bu kadar yıpratıyorsun, bırak herkes kendi işini görsün”. Başını öne eğdi. “İnsana hizmet vazifemiz” dedi. “Ben bunu Allah için yapıyorum.” Nur doldu birden, hıçkırarak. Kaçar gibi kalktı, çıktı. (s: 107)


Onlar beyaz kefenler giyerek yok olmaya gidiyorlar; nefisten, benlikten kurtulacaklar, dünyanın dört bir yanından gelen müminlerle bir olup dönecekler, ölecekler. Ve sonra anadan doğmuş gibi günahlarından arınıp tövbe sularında yıkanıp geri gelecekler. Hac Mahşer’de toplanmak gibi bir şey. Kişi orada kendisiyle hesaplaşıyor. Günahlarına ağlıyor. Yaradana sığınıp af diliyor. 
Af kapıları ardına kadar açık.
Bundan büyük nimet olur mu? İçin Zemzem’i için. İçtikçe hafifleyin, dünyanın yükünü, kirini atın üzerinizden.(s:126)





23 Haziran 2017

Ah Bu Hastalar / Prof.Dr. İsmail Hakkı Aydın
















Alabildiğin kadar ilmi al, verebildiğin kadar ilmi aktar! Ne kadar alırsan o kadar zengin, ne kadar verirsen de, o kadar saygın olduğunu unutma! (s: 20)

Erdem, kendin için değil, insanlık için yaşayabilmek ve insanlık için bir şeyler yapabilmektir. Bunu başardığında, ölümsüzlük şerbetini içmiş olacaksın. (s:22)

Radyoaktivitenin keşfi 120 yıl, DNA’nın tanımlanması ise 50 yıl kadar önce idi. Nitekim yüzyıl evvel N.Tesla’nın çalışmalarını esas alan buluşlardan sonra, birkaç ilaç ve tıbbi malzeme hariç, “Batı Cephesinde Bir Gelişme” olmamıştır. Buna rağmen, yaradılışta var olan insani duyguları ve nerede ise her fizyolojik hadiseyi “patolojik” olarak değerlendiren bir kafa yapısı ile “hastalık” sayısında alabildiğine artış olmuştur. Yaratılan uyduruk hastalıklar, bunları tedavi(!) eden uyduruk ilaçlar ve bu hastalık(!) grubuna girmek için “hasta olmayan kalmasın(!)” felsefesi ile yalvaran sağlıklı insanlar… (s:190)

Her şeye rağmen, hastaların yine de kendilerini muayene ve tedavi edecek doktor, ameliyatlarını yapacak cerrah bulabildiklerine, ben şaşırsam da, dua ve şükretmelerini öneriyorum. Zira hekim meslektaşlarımın tertemiz iradelerine, bilgi ve maharetlerine hulüs-i kalp ile iltica edenlerin ve teslim olanların, her zaman Şafi sıfatlı Yaradan’ın şifasına mazhar olacakları inancındayım. (s:215)

(Girdap Yayınları; 2017, 252 sayfa)


14 Haziran 2017

Derviş ve Ölüm / Meşa Selimoviç
























Üzerinde çatlak bulunmayan sağlam bir duvar gibi görünüyordu hayat. Ama beklenmedik bir sarsıntı, bu mağrur duvarı, kumdanmış gibi bir anda yerle bir etti. (s:91)

Fethettiğimiz dünya değil, ayağımızı koyacak bir parça yer; dağ değil, gözümüzdeki resim; deniz değil, oynak sertliği ve üzerindeki yansımasıdır. Bize ait olduğunu sanırız. Sıkıca tuttuğumuz şey, yanılsamadır. (s:113)

03 Haziran 2017

Son Nefes / Paul Kalanithi
















Derin bir iç geçirdim. Beni teselli etmeye çalıştığını bilsem de, sözleri inandırıcı gelmiyordu. Hayatım kendimi eğitmek, sahip olduğum potansiyeli geliştirmekle geçmişti ve şimdi bu potansiyel bütünüyle boşa gidecekti. Çok çaba harcamış, çok şey planlamış ve ulaşmaya ne kadar çok yaklaşmıştım. Oysa şu anda gücüm kuvvetim tükenmiş bir haldeydim. Hayal ettiğim gelecek, sahip olduğum kimlik bir anda çöküvermişti ve annemle babamın taşıdığı aynı varoluşsal kaygılarla yüz yüzeydim. Teşhis teyit edilmiş, akciğer kanseri olduğumdan kimsenin şüphesi kalmamıştı. Titizlikle planladığım, dişimi tırnağıma  takarak elde ettiğim istikbal artık yoktu! (s:114)

07 Mayıs 2017

Beyhude Ömrüm / Mustafa Kutlu




















Gidin bakalım.
Her güz kurulur bu kervan.
Köy kendini geçindiremiyor. Gurbetin geliri olmasa halimiz harap.

Güzün gidecek, bahara yonca biçiminde dönecekler.

Bazıları artık dönmüyor. İstanbul gurbetinde yerleşip kalanlar var.

Köyün nüfusu gide gide azalıyor.
Onlar da oraya bir bahçe kurmaya gidiyorlar.
İnsanoğlu dünyaya niçin gelir?
Herhalde bir bahçe kurmaya gelir.
Bu düşünceyle gülümsüyorum.
Dünya dediğimiz de bir gurbet değil mi? (s:70)