08 Ağustos 2012

Mavi Lâle - Nazan Bekiroğlu



YENİDEN ÖLEBİLİRİM

Soyutun da soyutu olan zamanın çizgisel bir eksen üzerinde ilerleyen ve saatle, dakika ile ölçülebilir türden bir kavram olduğunu kabul etmekte fevkalade güçlük çekiyorum. Hele yaşanan bir anın, gökyüzünde bir kerecik parladıktan sonra sonsuza değin kaybolan yıldızlar gibi, ilelebed görünmez olduğu fikri bana kavranabilirlikten iyice uzak geliyor. Zamanın mazi, hal ve istikbal ilişkisinde telakkisi de tedavülü çoktan yitik bir vehim bence. Dün yok, yarın da. Bir tek bugün var çünkü. Dahası bir tek an var. Ve anın derinliğinde hepsi üzerime yığılmış halka halka çoğalan, katman katman derinleşen bir zaman var. Zamanın çizgisel bir olgu değil de dairesel bir olgu olduğunu kabul etmek, belki hiçbir kabule ihtiyacı olmayan bu en büyük vehmin kavranabilirliğini değilse de katlanabilirliğini kolaylaştırıyor.

02 Ağustos 2012

Yol Arkadaşım - Esra Nuray Sezer



Ne yazık ki biz hanımlar bu önemli hususlara genellikle dikkat etmiyoruz. Akşam eve yorgun argın gelen eşlerimize kapıyı açar açmaz karşılarına  pejmürde ve gergin bir vaziyette çıkıyoruz. Hatta belki ortada bir yemek bile hazır değil. Bu da yetmezmiş gibi çok yorgun olduğumuzu ve çocukların  bize yaptığı şeyleri anlatıyoruz. Erkeğin enerjisi zaten bitmiş olduğu halde, bir de biz negatif enerjimizi yüklediğimiz zaman o ne hale geliyor, bir düşünün bakalım.