İnsanların çoğu gaflet içerisinde,
ölümün ya da hastalığın kendilerine dokunmayacağını sanıyorlar. Ayrıca, şunu
hatırlarından çıkarıyorlar ki, elde ettikleri veya satın aldıkları her şeyin asıl
sahibi Malik-i Mutlak’tır. Konuya bu açıdan bakıldığında, bütün koşturmaların,
telaşların beyhude olduğu aşikar olur. (s:92-93)
“Şayet amel etmeden, tekkede ilahiler
söylemekle yetinirsek, Şeytan’ın oyununu bozamayız. Söylediğimiz ilahiler
elbette ervahı ve diğer varlıkları şad eder, ama bundan daha fazlasını yapmak
boynumuzun borcu. Zira tasavvuf, insanoğluna hizmet etmektir. Bunu yapmaya
gayret edersek, Allah’ın tevfikiyle, O’nun Ehadiyet’ini ve Samediyyeti’ni
insanlara göstermek için yeni yollar keşfedeceğiz.”
“Başarısızlık gibi bir seçeneğinizin
olmadığını unutmayın” dedi Şeyh. Öğrenmek ve daha sonra da çemberinizden dışarıya
çıkarak öğrendiklerinizi başkalarına öğretmek zorundasınız.”(s:150)