29 Nisan 2006

Elde Var İnsan - Senai Demirci



Gerçek ve sahte tebessüm arasında açık farklar vardır. Sahte bir tebessüm, yüzün bir yanını diğer yanından daha az etkilediği için her zaman asimetrik durur. Gerçek bir tebessüm tam anlamıyla simetriktir; yüzün her iki yanına da eşit dağılır. Gerçek tebessüm dudaktan göz kenarlarına kadar yayılırken, sahte tebessüm sadece dudaklarda kalır. Yani, içten tebessüm etmeyen kişinin “gözlerinin içi gülmez”. (s: 24)

23 Nisan 2006

Ben ve hayat ve ölüm - Rasim Özdenören




Leyla ile Mecnun’un öyküsü kısaca şöyle aktarılıyor: Beni Amir kabilesinden Kays ile Leyla daha çocukken birbirlerini severler. Dedikodular çoğalınca Leyla’nın annesi kızını çadırına kapatır. Kays ile sevgilisini göremeyince, üzüntüyle aklı başından gider ve sahralara düşer. Bir müddet sonra da mecnun(deli) diye anılmaya başlar.

19 Nisan 2006

Hey Gidi Günler Hey - Samiha Ayverdi



HATIRALAR

Bir devletin toprakları üstünde cereyan eden savaşlardaki zafer veya hezimeti gözler görür, kulaklar duyar, tarihler yazarsa da, bir milletin manevi değerleri üstündeki tahribatı görmek için ancak basar-ı basiret gerekir. Bu babdaki gafletimizin acısını asırlardır çekmekte bulunduğumuzu bilmem nasıl inkar edebiliriz? (s:73)

11 Nisan 2006

İki Dirhem Bir Çekirdek - İskender Pala




TOPRAĞI BOL OLMAK

İlkçağ inançlarına göre insanlar öldükleri vakit bir takım eşyalarıyla gömülürlerdi. Tanrılarına sunmak ve öte dünyada kullanmak üzere mezarlara birlikte götürdükleri bu eşyalar genellikle kıymetli maden ve taşlardan mamul kap kacak ile taşlardan oluşurdu.

06 Nisan 2006

Yozlaşmadan Uzlaşmak - Hüsrev Hatemi



1969 yılında Almanya’da her pazartesi günü öğle vakti, katolik kiliselerin çanları çalıyordu. Yanımdaki katolik arkadaş, bunun her pazartesi saat 12-13 arasında ve dünyadaki bütün Katolik kiliseleri için kural olduğunu, çünkü Kanuni Süleyman’ın çadırına kadar sızan ve onu hafifçe yaralayan hıristiyan askerlerinin , bu işi bir pazartesi öğle vakti yaptıklarını söyledi.