23 Nisan 2006

Ben ve hayat ve ölüm - Rasim Özdenören




Leyla ile Mecnun’un öyküsü kısaca şöyle aktarılıyor: Beni Amir kabilesinden Kays ile Leyla daha çocukken birbirlerini severler. Dedikodular çoğalınca Leyla’nın annesi kızını çadırına kapatır. Kays ile sevgilisini göremeyince, üzüntüyle aklı başından gider ve sahralara düşer. Bir müddet sonra da mecnun(deli) diye anılmaya başlar.
Kays’ın babası oğlunun derdini öğrenince Leyla’yı ailesinden isterse de Kays mecnun olduğu için kızı vermezler. Bunun üzerine babası, iyileşmesi için onu Kabe’ye dua etmeye götürür. Fakat Kays, derdinin çoğalması ve aşkının artması için duada bulunur. Duası kabul olunmuştur. Babası çaresizlik içinde evine döner. Mecnun ise çöllerde yabani hayvanlarla dostluk kurup arkadaşlık eder. Bu arada yanık aşk şiirleri yazmaktadır. Nevfel adlı bir arap beyi onun şiirlerini okur ve acıklı haline bir son vermek için Leyla’yı babasından tekrar ister. Kızı iyilikle alamayınca da ordusunu toplayıp Leyla’nın kabilesiyle savaşa girişir. Mecnun Leyla’yı o denli sevmektedir ki, ona ait hiç bir şeye zarar gelmesini istemez ve Leyla’nın kabilesi savaşı kazansın diye duada bulunur. Nevfel yenilir. Ancak bu mağlubiyeti nefsine yediremeyip tekrar savaşa başlar. Bu defa galip gelir ama Mecnun’un duasını öğrendiği için kızı almadan çekip gider. Sonra Leyla’yı İbn Selam adlı biriyle evlendirirler. Leyla ise Mecnun’un aşkına sadık kalmak için bir yalan uydurur ve kocasına, çocukluğundan beri bir cin tarafından sevildiğini, eğer ona el sürerse cinin her ikisini de öldüreceğini söyler. Böylece adamı kandırıp kendisinden uzak tutar. Bir müddet sonra Mecnun’un intizarları sonucu İbn Selam ölür. Serbest kalan Leyla Mecnun’u aramaya çıkar. Çölde onu bulursa da Mecnun onu tanımaz ve visale gücü olmadığını bildirir. Çünkü artık bütün maddi varlıklarla ilgisini kesmiş ve manevi bir aşk ile sarhoş gezer olmuştur. Leyla umutsuz bir halde geri döner. Bir müddet acı çektikten sonra da ölür. Bunu haber alan Mecnun Leyla’nın mezarına koşar ve orada kendisinin de ölmesi için Tanrı’ya yakarır. Yakarışı kabul edilir ve son nefesinde “Leyla!.” Diyerek can verir. Sevgilisiyle cennette buluşurlar. ( Bu özet tümüyle Dr. İskender Pala’nın Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü'nden alınmıştır. Akçağ Yayın, 1989). (s: 211-212)

Hitler, Kavgam adlı kitabında, gençliğinde kaldığı çıplak, yoksul pansiyon odasında, döşemeye attığı kurumuş ekmek kırıntılarını kapmak için birbirleriyle kavgalaşan farelerden bahsediyordu. Bu gözlem, ona, hayatın bir kavga olduğu fikrini ilham etmişti. (s: 228)

(İz yayıncılık, 1998, 312 sayfa)


41

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:

"Kendimi, kendi ben'imin dolayımından geçerek hayatı ve ölümü ve insanın hayatla ölüm arasında yer alan çeşitli ve veçhelerini, korkusunu, zaafını, yalnızlığı, suçunu ve cezasını, kibrini, rüyasını, tövbeyi, aşkı ve saadeti ve savaşı... kısacası onun hayatında yer alan çeşitli görüntülerini - anlamaya teşebbüs eden bu kitaptaki yazıların, her defasında hedefe teğet geçtiğinin farkındayım. Hangi bağlamda ele alınırsa alınsın, bu yazılar boyunca insanın zaaflar ve acz ile malul olduğu gerçeği kendini açığa vuruyor. Buna rağmen gene her defasında insanı insan yapan kudretin de onun bu zaaf ve aczinin içinden fışkırdığını teslim etmek zorunda kaldığımızı görüyoruz."
"Hayata" ve onun zenginliklerine şahsi tecrübeleri ışığında bakmayı deniyor Ben ve Hayat ve Ölüm'de Özdenören. Bir bakıma anı ile deneme arasında bir yere konulabilecek bu kitap, Rasim Özdenören okuyucularını alışık olmadıkları tatlar sunuyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder