14 Eylül 2017

Büyüleyici Bağırsak / Giulia Enders
























Tükürüğümüzün içinde ağrı kesici de mevcuttur ve bu ağrı kesici morfinden bile daha etkilidir. Bu ağrı kesicinin ismi opiomorfindir ve kendisi  2006 senesinde keşfedilmiştir. Elbette ki opiomorfini yalnızca ufak miktarlarda üretiriz; sonuçta tükürüğümüz bizi ağrı kesiciye boğmak istemez. Ama ufacık bir miktar bile yeterince etkilidir çünkü ağzımız tam anlamıyla hassas bir bölgedidir! (s:32)


Yağ konusunda şüpheleri olan insanlar için ilginç bir noktada şudur: Zeytinyağı, istenmeyen fazlalıklara karşı mücadele edecek potansiyele sahiptir. Bunun sebebi yağ dokusunda bulunan ve fazla olan karbonhidrattan yağ üretmeyi seven bir enzimi, yani lipogenesisi bloke etmesidir. (s:63)


İnce bağırsak besini sindirdikten bir saat sonra kendisini temizlemeye başlar. Bu sürecin adı kitaplarda “gezici motorik kompleks” olarak geçer. Mide kapısı bu süreçte kolektif bir biçimde kendiliğinden açılır ve ince bağırsakta kalan artıkları temizler. Hatta işi kendi üzerine alıp güçlü bir dalga eşliğinde artıkların ileriye doğru ittirilmesini sağlar. Bir kamerayla gözlemlenmesi durumunda bu süreç insanda oldukça büyüleyici  bir etki bırakır; hatta bilim adamları bu görüntü sonucunda  o kadar büyülenmişler ki bu kompleksin adını “housekeeper (temizlikçi)”  koymuşlardır. (s:100)

Herkes bu temizlikçiyi hayatında en az bir defa duyma şansına sahip olmuştur. Biz bu sesi “mide gurultusu” olarak adlandırırız; fakat bu gurultu yalnızca mideden değil, aynı zamanda ince bağırsaktan gelir. Yani aç olduğumuzdan dolayı guruldamayız; sindirime nihayet ara verip temizleme sürecine zaman bulduğumuz için guruldarız! Mide ve ince bağırsak boş olduğunda yol serbesttir; böylece sürüş (temizlik) başlayabilir. (s:100)

Bağırsak mikrobiyotamız yaklaşık 2 kilo ağırlığındadır ve bünyesinde yaklaşık olarak 100 milyar bakteri barındırır. Bakteriler bünyemizde yer alan gıdaları ufaltırlar, bağırsağımıza enerji depolarlar, vitamin üretirler, zehirli maddeleri  veya  ilaçları yok ederler ve bağışıklık sistemimizin çalışması konusunda katkıda bulunurlar. (s:160)

Bütün probiyotiklerde aynı kural geçerlidir: Yaklaşık dört hafta boyunca, düzenli bir şekilde almak gerekir ve son kullanma tarihi öncesinde bitirmiş olmak gerekir (yoksa kocaman bağırsak eko-sisteminde bir şeylere etki edebilecek kadar yaşayamazlar. (s:264)


(Büyükada Yayıncılık, 2016, 286 sayfa)

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:

Tam da sırasıymış gibi; konumuz bağırsak!

Organların arasındaki çirkin ördek yavrusu; bugüne dek insanlara rahatsızlık veren yegâne konu. Fakat bu rahatsızlık verici imajın değişmesine oldukça az kaldı. Aşırı kilo, depresyon ve alerji, bağırsak florasıyla son derece bağlantılı konular. Bunu sözlere dökmek gerekirse: Vücudumuzun kendisini daha iyi hissetmesini istiyorsak, daha uzun yaşamak istiyorsak ve amacımız daha mutlu bir yaşam sürmekse bağırsağımıza iyi bakmamız ve ona dikkat etmemiz şart. Bu konuda yapılan son araştırmalar da tam olarak bunu gösteriyor. Genç bir araştırmacı olan Giulia Enders da bu kitapta mizahi bir dil eşliğinde bu organın ne kadar karmaşık ve ne kadar büyüleyici olduğunu gözler önüne seriyor. Bu organ, vücudumuza ve ruhumuza giden yolda anahtar görevi taşırken bir yandan da arka kapıdan, bambaşka bir bakış açısından olaylara bakmamızı sağlıyor.

"Oldukça eğlenceli, sürükleyici ve öğretici bir kitap!"
-Taz-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder