14 Aralık 2015

Hasta Değil Susuzsunuz / Dr.F.Batmanghelidj





























Birçok hekim dehidrasyonun belirtileriyle sıvının vücuttaki önemini bilmediği için genellikle yanlış tanı koyar; dehidrasyonun bir hastalık belirtisi olduğunu sanır ve susuzluğu, su yerine ilaçla tedavi etmeye çalışırlar. Bunun sonucunda ilaç şirketleri zengin olur, hastalar tedavi edilemez ve hekimler sıklıkla tekrarlanan hastalıkların karşısında çaresiz kalırlar.(s:27)

Yetersiz su tüketimi, stres ya da vücudun fazla ısınması sonucunda beyin susuz kalırsa, histamin aktivitesi baş ağrısı ya da migren olarak bildiğimiz ağrıya neden olur. Bu ağrıyı dindirmek için iki, üç, hatta dört bardak su içmek gerekebilir. Ben migrenin beynin susuz kalması ve aşırı ısınması sonucunda merkezi sinir sistemi tarafından oluşturulan bir sinyal olduğuna inanıyorum. Ağrı kesicilerin çoğunun migren ağrısında etkisiz kalmasının nedeni budur.(s:129)

Böbrek dokusundaki ürik asit ve kalsiyum tortularının oluşumunun yetersiz su tüketimiyle idrar yoğunluğunun fazlalığına bağlı olduğu tahmin edilmektedir. İlk kristaller oluştuktan sonra biriken yeni tortular daha büyük parçalar oluşturur ve büyüyen parçalar tıkanmaya yol açar. İdrar yolları enfeksiyonları taş oluşumunu artırır. Geçmişte böbrek taşı sorununuz olduysa, bu, sizin uzun süredir dehidrasyonda olduğunuzu gösterir. İdrar hiçbir zaman böbreklerde büyük taşlara dönüşecek ilk kristal çekirdeklerini oluşturacak kadar koyulaşmamalıdır. (s:185)

Su yemekten önce içilmelidir. İdeal zaman, yemeklerden 30 dakika öncedir. Bu özellikle gastrit, duodenit, mide ekşimesi, peptik ülser, kolit ya da gaz sorunu olanlarda sindirim sistemini sindirim sürecine hazırlar.
İstediğiniz zaman su içmelisiniz, yemek yerken bile su içebilirsiniz.
Yemekten 2,5 saat sonra içilen su sindirim sürecini tamamlar ve besinlerin yıkımıyla oluşan dehidrasyona engel olur.
Yeterli sebze ve meyve tüketmeyen ve kabızlık sorunu olan insanlar su içmelidir. Sabah kalkar kalkmaz içilen 2-3 bardak su en etkili laksatiftir. (s:198)

Vücudun suya gereksinimi vardır. Hiçbir şey onun yerini alamaz. Kahve, çay, gazlı ve alkollü içecekler, hatta süt ve meyve suları bile bize suyun verdiklerini veremez. (199)

Yeterli su tüketen birinin idrarı, aldığı vitaminlerin ve besinlerdeki boya maddelerinin rengi hesaba katılmazsa, renksizdir. Hafif dehidrasyonda olan biri sarı idrar üretir. Gerçekten dehidrasyonda olan birinin idrar rengi turuncudur. Ancak diüretik kullananlar zaten susuz olan vücutlarındaki bütün suyu atar ve renksiz idrar çıkarırlar.

Sekiz saatlik bir uykudan sonra kaybedilen suyu yerine koymak için sabah kalkar kalkmaz en az iki bardak su içmeniz gerekir. (s:208)

(Klan Yayınları, 2015, 240 sayfa)


KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:

Bedenimizdeki suyun rolü ile ilgili olarak yirmi yıldan uzun bir süredir devam eden klinik çalışmaların ve bilimsel araştırmaların sonucunda, öncü bir tıp doktoru ve tanınmış bir yazar olan Batmanghelidj, suyun -evet yanlış anlamadınız suyun! - pek çok çözümsüz hastalığı nasıl iyileştirebildiğini keşfetmiştir. Basit bir şekilde sıvı ve tuz dengenizi ayarlayarak yüzlerce hastalığı iyileştirebilir, hastalıklardan korunabilir, ilaçlarınızı bir kenara atabilir ve sağlıklı bir yaşamın tadını çıkarabilirsiniz. Bu kitabına öğretilerinden bazıları şunlardır: 

- Bedeninizdeki birbirinden farklı kronik dehitratasyon belirtileri.

- Sağlıklı kalmak için günde ne kadar suya ve tuza ihtiyacınız var?

- Niçin çay, kahve ya da maden suyu gibi diğer içecekler suyun yerine alamamaktadırlar?

- Astım ve alerjileri nasıl doğal bir şekilde iyileştirebiliriz?

- Kalp krizi, inme, felç, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı ve kanser gibi yaşamımızı tehdit eden hastalıklardan nasıl korunabilirsiniz?

- İdrar söktürücüler ya da ilaç kullanmadan yüksek tansiyonu nasıl doğal bir şekilde iyileştirebilirsiniz?

- Su içerek, herhangi bir diyete ihtiyaç kalmadan nasıl zayıflayabilirsiniz?

- Cildinizi nemlendirerek, yaşlanma ile nasıl savaşabilirsiniz?

BU, BELKİ DE ŞU ANA KADAR OKUDUĞUNUZ EN HAYATİ KİTAP OLABİLİR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder