01 Ocak 2011

Merhamet ve Metanet / Bir Psikoloğun Eşinin Hastalığına ve Ölümüne Tanıklığı - Ken Wilber





Ulusal Kanser Cemiyeti ulusal yayında(New York Times 24 Nisan 1988) “kanser çeşitlerinin yarısının artık tedavi edilebilir durumda” olduğunu açıklıyor. Gerçek: Son kırk yılda, çok övülen “kanserle savaş” girişimleri ve radyasyon, kemoterapi ve cerrahi üzerine yazılmış bir sürü bilgilendirici metne rağmen kanserin tedavisinde önemli bir gelişme görülmedi.
Bütün bunların kanserli vakada hayatta kalma oranı üzerinde hiçbir etkisi olmadı. (Tek umut verici istisna: Kan kanseri –Hodgkin’s ve lösemi- kemoterapi tedavisine olumlu cevap verdi. Erken teşhis konulduğunda, kurtulma oranı %2 civarında arttı; geri kalan kanser çeşitlerinin oranlarında bir inç bile yol alınamadı.) Ve göğüs kanserindeki kurtulma oranı artmak bir yana daha da azaldı. (s: 55-56)

İkimiz için de çıkartılması gereken ders belliydi. Bu, şöyle ifade edilebilir: Olmak ve eylemek arasındaki denge, kendini olduğun gibi kabul etmekle, kendin hakkında değişmesi gereken şeyleri değiştirmek üzere kendini kodlaman arasındaki dengeye denk düşüyor. Olmak şu anlama geliyordu: Oluruna bırakıp, Tanrı’ya güvenmek; kabullenmek, inanmak ve affetmek. Eylemek ise, şeyler karşısında sorumluluk üstlenmek ve sadece değiştirilebilir şeyler karşısında sorumluluk alıp, onları değiştirmek için olabildiğince çok çalışmak anlamına geliyor. Basit ve derûnî bir kulun, zamana yenik düşmemiş dua biçimi:
Tanrım, bana değiştiremeyeceğim
şeyleri kabullenmek için sükunet,
değiştirebileceğim şeyler için cesaret,
ve bu ikisini birbirinden tefrik edebilmem için akıl bahşet. (s: 81)

Kansere yakalandım. Bunun hakkında, hayatıma yönelik bu tehdit hakkında ve geçirmek zorunda olduğum operasyonlar ve uygulamak zorunda olduğum tedavi yöntemleri hakkında kendimi yeterince kötü hissettim. Kansere yakalandığım için kendimi suçlu hissettim. Kendimi buna maruz bırakmak için ne yapmış olduğumu sordum. Bu soruları kendime sorarak, kendime kötü davranmış oldum. Lütfen bana yardım edin. Sizin de bana karşı kötü olmanıza değil, beni anlamanıza, bana karşı iyi olmanıza , bu sorulara karşı olan mücadelemde bana yardımcı olmanıza ihtiyacım var. Benim ardımdan teoriler üretmenize ihtiyacım yok. Bana bir şeyler söylemenize değil, bir şeyler sormanıza ihtiyacım var. Bunun bana kendimi nasıl hissettirdiğini anlamaya çalışmanıza, biraz da olsa kendinizi benim yerime koymanıza ve bana, benim kendime davrandığımdan daha kibar bir şekilde davranmanıza ihtiyacım var.(s: 265)

Altı yıl garantili olan yeni bir araba(bir Jeep Wrangler) almak şimdi bana garip geliyor çünkü garanti süresi dolduğunda hâlâ yaşıyor olup olmayacağımı bilmiyorum. İnsanların, beş yıl sonrası için plan yaptıklarını duymak bana garip geliyor. (s: 410)

Kanser hastaları arasında yaygın olan eski bir deyiş var: “Hayat bir sınırdurumdur.” Bir anlamda kendimi şanslı hissediyorum. Her zaman, benden daha genç yaşta ölmüş olan insanlara bakıyorum. Gazetelerde, kazalarda ölen genç insanlar hakkındaki yazıları okuyorum; bu erken ölümleri sürekli olarak aklımda tutmak için, bu haberleri kesip biriktiriyorum. Ben kendimi şanslı hissediyorum çünkü ben bir uyarı aldım ve bu uyarı doğrultusunda hareket etmek için zamanım oldu. Böyle bir şansa sahip olduğum için minnettarım. (s: 427)

(İnsan Yayınları, 2003, 488 sayfa, Çeviren: Ahmet Ergenç)



75


KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:

Merhamet ve Metanet, Ken Wilber ile eşi Treya Killam Wilber'in, Treya'nın hastalığı, ölüm olgusuyla karşılaşması ve sonunda ölümü ile biten beş yıllık serüvenlerinin etkileyici bir hikayesidir. Bu gerçek hayat hikayesi ve aşk öyküsü, hayatın basamaklarında insanın durumuna dair bütünlükçü bir bakış açısı sunmaktadır. Yazarın hastalıklara klasik ve yeni tıbbi çözümleri sorgulayan sunuşu, Treya’nın sağlığı ve maneviyatına dair içten ve samimi anlatışıyla birleşince, önümüze tam bir portre çıkmaktadır. İnsan ruhunun gücü ve güzelliği üzerine olağandışı bir deneyimi aktaran Merhamet ve Metanet, aynı zamanda maneviyat-din ayrımı, psikoterapi-kadın duyarlılığı ilişkisi ve meditasyon ile onun günümüz dünyasındaki yeri üzerine sağlıklı içten bakışlar sağlamaktadır.

"Sıradışı bir aşkın iki ortağınca bize aktarılan bu ilham verici ve akıcı hikayede, taraflar arasındaki ilişkinin derinliği, kendilerinde gelişen insani anlayışın yüceliği ve her türlü sınırlarını deneme imkanları gözler önüne serilmektedir."
Dr.Rabin Skynner

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder