10 Aralık 2010

Kekeme Çocuklar Korosu - Tarık Tufan



Sihirli bir lamba gibi önümüze alıp yarını, dilemeye başlıyoruz aklımıza geleni. Yarına ait ne varsa çaresiz bir kutsayış bizimki. Yarının hep olacağına ve iyi olanların yarında olduğuna dair bir inanç. Falcıların anlattığı yalancı yarınlar hikayelerini dinlemekten garip bir haz duyuyoruz. Yarına ilişkin tüm yalanlara inanmak ihtiyacı bu. Yarınlar aşkına yaşıyoruz.
Şimdiki zamanı çalınmış bir kuşağın gelecek zaman kiplerinden merhamet dilenişi ortada olan. Tükenen bir kuşağın varoluşunun yarında olduğuna ilişkin hayalleri belki de.
Sonsuza dek yaşayacağız bu gidişle.
Hiç ölmeyeceğiz!
‘Asra yemin olsun ki insan hüsrandadır…’ (s: 67)


…Anneannem nasıl da ciddiye alırdı hayatı. Bir gece ben evde film seyrederken, o televizyonun yanında tespih çekiyordu. Sonra birden televizyona sık sık bakıp bir şeyler fısıldadığını duydum.
‘İnna lillah ve inna ileyhi raciun’
‘Allah’tan geldik ve yine O’na döneceğiz!’
Meğer filmde her ölen adamın ardından bu cümleyi tekrar ediyormuş. Anneannem yaşamı sahiden ciddiye alıyor. Hem de kelle sayısına göre ucuz siyaset üreten ağabeylerimizden daha fazla. İdeolojik takıntılarının hayatı tanıma fırsatı vermediği bir sürü kalabalık ağızlı adamdan daha fazla ciddiye alıyor hayatı.
Okuma yazması olmadığından üçüncü sayfa haberlerinden habersiz. Ölüm hâlâ kutsal onun için. Her bir ölüm ayrı bir varış anlamı taşıyor Allah’a ve o ölümleri nesneleştirmemiş. Ölüm yalnızca haber bültenlerini dolduran içi boş görsel bir fenomen değil. O ölümün en sahici ve en anlamlı yüzüne inanıyor. Biz kentin insanları için ölüm trajik bir haber kurgusu hâlâ.
Biz hiçbir zaman ölmeyeceğiz bu gidişle. (s: 72)


Bir radyo programına hayatımı serpiştirmek garip bir şey. Daha önce hiç görmediğim ve bundan sonra da göremeyeceğim insanlara hayat hakkında düştüğüm dipnotları aktarmak biraz anlaşılmaz. Orada olan insanlardan, radyonun başında olan insanlardan nasıl emin olabilirsin ki? Onların seni anladığından, sözcüklerin doğru eve girdiğinden, anlamlı bir zaman dilimine oturduğundan nasıl emin olabilir insan? Bunu böyle düşününce yaptığın iş seni tedirgin ediyor. (s: 75)

(Profil Yayıncılık, 2010, 136 sayfa)



72


KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:

"Modern yaşam ölümü unutturur" der Ahmet Hamdi Tanpınar. Bu söz herhalde en çok 1980 sonrası kuşak için geçerli. Sadece ölümü unuttursa iyi, tüm değerleri de yapboz haline getirdi.
Popüler kültürün hızlı yayılışı ve modern yaşam tasarımları birçok hayatı ve duyarlılığı kapitalizmin çöp kutularına yuvarladı. Artık neredeyse hemen her şeyin bir "bedeli" ya da "fiyatı" vardı. Bu hızlı yaşamda kendini içlerine hapsedenler İslamcı söylemin tarafında yer alanlardı.
Elinizdeki kitap 1990-2000 yılları arasında İslamcılık söyleminin bir tarafında yer tutmuş kuşağın içinde biriktirdiklerini "dikkafalı" bir söylemle dışavurumu; bu koronun çocuklarına ulaşabilmiş, kimi zaman bağıra çağıra, kimi zaman da dudak ucuyla söylediklerini anlayan kitlenin kitabıdır.
Kekeme Çocuklar Korosu içinde barındırdığı insanlar ve onların öyküleriyle kocaman bir duygu dünyasına karşılık geliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder