26 Temmuz 2008

Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek - İlber Ortaylı



Zeytinyağlıyı Egeliler bilir ve zeytinyağını kullanırlar. Anadolu bunu bilmez denir, çok yanlış.
17. asır kadı sicillerine göre kadının, Lonca temsilcileriyle fiyat tespit ettiğini biliyorsunuz. Bir şehre gelen kadı hem orada yargıçtır, hem de belediye reisidir ve belediye reisi olarak yaptırdığı en önemli işlerden birisi de çok alınıp satılan hevayic-i zaruriye denen malzemeye narh koydurmaktır. Narh defterinde “rugan-ı zeyt” diye zeytinyağının adı geçiyor. Yani öyle bir iki yerde de değil. Dediğim yer Ankara’dır. Ankaralılar zeytinyağını Ege gibi olmasa da kullanıyor. (s: 78)

Topkapı Sarayı artık Osmanlı hükümdarlarının 19. yüzyıla kadar oturdukları, ondan sonra bir ritüel, uhrevi merkez olarak muhafaza ettikleri bir yer olarak korunmak zorundadır. O nedenledir ki onun içindeki ritüele riayet edilmiştir. Mesela Hırka-i Şerif’te 24 saat Kur’an okuma adeti Cumhuriyet devrindede devam edilen bir adettir. Bugün de buna riayet ediliyor.(S: 97)

Osmanlı İmparatorluğu Hicaz bölgesindeki hakimiyetine çok önem vermiştir. O kadar ki devletin cihan devleti vasfına sahip olduğu 16. asırda Yavuz Sultan Selim Han gibi buraları fetheden bir padişah halife ünvanından çok “Hadim-ül Haremeyn-üş Şerifeyn” ünvanını yani Mekke ve Medine’nin, iki haremin hizmetkarı olmayı tercih etmiştir. Bu unvan hutbede okunur ve öyle dua edilir… (s: 157)

(Timaş Yayınları, 2006, 192 sayfa)

2


KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:
“Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 700. yıl kutlamaları Türkiye’de umulmaz bir ilgi uyandırdı ve Türk toplumu yedi asırlık tarihine ilgi duymaya başladı. Bu ilgi, kuru bir hamaset çizgisini geçti, anlaşılan toplumsal düşüncenin ve yorumlamaların tekamül etmesi dolayısıyla “Osmanlı İmparatorluğu nedir? Bu imparatorluğun kurumları nedir? Yaşam şekli nedir? Bizim için anlamı nedir?” gibi sorulara cevap aranmaya başlandı. Ve bu meyanda, çalışmalar, hazırlıklar yapmak ve yaptıklarımızı geniş kitleye tanıtmak gibi bir ihtiyaç hasıl oldu. Şüphesiz ki elinizdeki bu kitap da bunlardan birisidir ve o iddiadadır.”
İlber Ortaylı

Geçmişten geleceğe tarihi gelişmelere ışık tutarken, tarihin bıraktığı izleri irdeleyen İlber Ortaylı bu sefer okuru Osmanlı’yı; padişahları, sarayları, yönetim şekli, semtleri ve abidevi eserleriyle kısacası kendine özgü kimliğiyle yeniden keşfetmeye davet ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder