08 Temmuz 2008

A'mâk-ı Hayal / Filibeli Ahmet Hilmi




O sırada başkan geldi. Meseleyi anladı ve oradakilere:
-Haydi bakalım, şu zavallının sorusunun cevabını verin! dedi.Oradakilerin bazıları şu şekilde cevap verdiler:

Hz. İbrahim:
-Saadet; çalışıp kazanmak ve kazanılanları başkalarıyla paylaşmaktadır.


Hz. Musa:
-Saadet; nefsi, Firavun’un tutkuları gibi tutkulardan kurtarmaktadır.

Konfiçyüs:
-Bir tencere pirinç pilavına bütün lezzetleri sığdırmaktadır.

Platon:
-Daima yüce şeyleri düşünmektedir.

Aristo:
-Mantık! İşte saadet!

Zerdüşt:
-Saadet, karanlıkta kalmamaktadır.

Brahma:
-Saadet mi? Zannedilen şeyin aksidir.

Hz. İsa:
-Saadet; maziyi unutmak, içinde bulunulan anı iyi değerlendirmek, geleceği düşünmemekle mümkündür.

Lokman Hekim:
-İnsanlar bu kelimeyi bütün dertlerini bir sözle ifade etmek için icat etmişlerdir.

Hızır Aleyhisselam:
-Saadet, tutkuların giremediği gönüllerde aniden görülen bir hayalettir.

Bu sözler üzerine Buda öfke ile ayağa kalkıp:
-Ey beşeriyet! Saadet, yok olmanın güzel isimlerinden biridir. Nirvana!Ey Beşeriyet! Nirvana!dedi.

Sonunda Beşeriyet yorgun bir halde yere düşüp:
-Oooff! Hangisi? Hangisi? Diye söylendi kendi kendine.İşte o zaman Başkan ayağa kalktı ve:

-Ey Beşeriyet! Saadet, hayatı olduğu gibi kabul edip, insana yüklediği yüklere razı olup, bunun daha iyi olması için gayret etmektir, dedi. O sırada Beşeriyet ayağa kalktı ve

-Ey Fahr-i Alem Efendimiz! Beşeriyet’in dertlerini anlayan ve bunun ilacını bulan yalnızca sensin! dedi. (S: 96-97)

(Kaknüs Yayınları, 1999, 158 sayfa)

6

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:

Evet azizim! Ben hayallerin arkasına gizlenmiş olan hayaletleri arıyorum. Ne yazık ki bulamıyorum. Tam olarak "bulamıyorum" demek de yanlış. Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum. İlmi gerçeklere kimsenin birşey demeye hakkı yoktur. Yalnız, bir hakikatin varlığı, diğer bir hakikatin varlığına engel olmaz. Bazı vicdanlar, başlangıç ile sonu birbirinden ayıran bir çizginin önünde durup orada kalamaz. Ben bu hayatı; dünyaya niçin geldiğimizi, ne olacağımızı, bizi bu dünyaya göndereni anlamadan terk etmemeye niyet ettim. Keşke bu sorulara olumlu ya da olumsuz bir cevap bulabilseydim. Yarı derviş, yarı deli ama her gördüğünü hikmet gözüyle gören bir düşbazın düşleri sizi çağırıyor: Hayat, sekr anında görülen bir düş değil midir? Kim bilir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder