10 Şubat 2007

Don Kişot - Cervantes



…Sizin anlayacağınız, şu ünlü Lepanto* (İnebahtı) savaşında ben de vardım, değerimden çok, bir talih sonucu elde ettiğim yüzbaşı rütbesiyle katıldım çarpışmaya. Hristiyanlık için pek mutlu bir gündü o. Bütün Avrupa uluslarını, Türklerin deniz üstünde yenilmez oldukları efsanesinden kurtarıyor, Osmanlı gururunu yıkıyorduk. (s: 434)

Bu Diego de Urbina, uydurma bir kişi değil. Cervantes Lepanto(İnebahtı) savaşında onun ordusundaymış (7/ekim/1571). Askere yazılan Cervantes, işte bu ünlü savaşta, tüfekle sol elinden yaralanmış ve eli çolak kalmış. Eserlerinin çoğunda Hristiyan donanmasının Türk donanmasını bozguna uğrattığı bu savaşı anlatmıştır. Tutsak öyküsüde kendi başından geçenlerin bir bölümüdür zaten. (s:434)

(Sosyal Yayınlar, 1.Cilt, 572 sayfa, 2001)

- Hey ya Rabbim, sen beni koru, diye bağırdı yeğen, dayıcığım, bana kalırsa siz, tam kürsüde ya da sokakta vaaz verecek adamsınız, ama gözleriniz öylesine kararmış, çılgınlığınız o dereceye varmış ki yaşınıza başınıza bakmadan yiğitlik gösterisine kalkışıyorsunuz, hasta olduğunuz halde güçlüyüm diyorsunuz, bunca yılın yorgunluğundan sonra, yeryüzündeki haksızlıkları düzeltmeye yelteniyorsunuz, hakkınız olmadığı halde şövalyeyim diyorsunuz, oysa şövalyelik zengin işidir, sizin gibi çulsuzun şövalyelik neyine?

- Haklısın sevgili yeğenim, dedi Don Quijote, yalnız bu soy sop meselesinde sana öyle şeyler söyleyebilirim ki şaşar kalırsın, ama kafanı karıştırmamak için şimdi anlatmayacağım. Bununla birlikte, şöyle kısaca değineyim isterseniz, dinleyin bakın. Yeryüzündeki aileleri dört bölümde toplayabiliriz, basit bir soydan geldiği halde sonradan gelişen, bir çiçek gibi açılanlar, doğuştan soylu olan ve bunu sürdüren, bozmayan kişiler, başlangıçları pek kötü olmadığı halde bir piramit gibi, yükseldikçe değerden düşenler ve son olarak, başı da ortası da pek parlak sayılmayan ve aynı sönüklük içinde eriyip gidenler. Halk dediğimiz büyük çoğunluk işte bu son gruba girer. Basit bir soydan geldiği halde yükselen ve bunu sürdürenlere en iyi örnek, Osmanlılardır. İkinci gruba da atadan gelen soyluluklarını olduğu gibi saklayan, kendi sınırları içinde dingin bir hayat yaşayan derebeylerini örnek gösterebiliriz. Piramide benzeyen aileler için binlerce örnek var karşımızda. Mısır’daki firavunlar ve Ptolemeler, Romalı Caesarlar, sonra, bütün o prensler, hükümdarlar, Medler, Asurlular, Persler, Yunanlılar ve Berberistanlılar. (s: 73-74)

(Sosyal Yayınlar, 2.Cilt, 658 sayfa, 2001)

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:

"Don Quijote böylesine gülünç olduğu için bu kadar güzel... Okur, kahramanın gülünçlüğüne ve masumluğuna merhamet duyabildiği zaman kendini ona yakın hisseder."
Dostoyevski

Cervantes'in klasiği, modern romanın öncüsü Don Quijote, La Manchalı hayalperest bir beyefendinin okuduğu şövalyelik romanlarıyla 'aklını oynatması' sonucu yaşlı ve zayıf atı Rocinante ve iyi niyetli yoldaşı Sancho Panza'yla birlikte dünyayı gezip, kendini şövalyeliğe yaraşır maceralar içine atmasının tutkulu öyküsünü anlatır. En kutsal kahramanlık duygularıyla yeldeğirmenine saldıran, koyunlardan oluşan bir 'ordu'ya korkusuzca göğüs geren Don Quijote'nin duygularına katılmamak, onunla birlikte dövüşmemek elde mi?

1 yorum:

  1. inebahtı (leponte) savaşı hakkında gerçek bilgi istiyorsanız lütfen Halikarnas Balıkçısının "ULUÇ REİS" adlı eserini okuyun ve OSMANLININ yenilmediğini ve o savaşın galibide olmadığını göreceksiniz...

    YanıtlaSil