12 Mayıs 2015

Gün Akşamsızdır / Fatma Barbarosoğlu



Herkes kendi babasının en sevgili baba olduğunu ispat etmeye çalışır. Öteki çocuklar yeni sevgi ispatlarını ortaya koydukça içini bir ürperti kaplar. Başkalarının babası çocuklarını daha çok mu seviyordur acaba? O reklam gelir aklına. Kahrolası reklam. 'Evinizi seviyorsunuz, arabanızı seviyorsunuz... Beni sevmiyor musunuz?'
İnanmak üzeredir onu sevmediklerine. Arka koltuğa gazoz döktü diye ne çok bağırmıştı babası. Ama olsun, arkadaşlarına bunu anlatmazsa eğer, babasının arabasını kendisinden çok sevdiğini nerden bilecekler. (s:18)


Vaktin bereketini yitirmiştik. Hep şikayetti dile gelenler. Çocukların başarısızlığı, alınan fazla kilolar.
Sükut içinde durdukça beni dışladılar.
Ama ben şikayetçi değildim. Biz böyle yetiştirilmiştik. Şikayet edilecek bir şey varsa, insan bütün gücüyle bunu değiştirmeye çalışırdı. Konuştukça değiştirme gücünü yitirirdi insan. (s:56)

Rahmetli annem öyleydi. Rahmetli babama, ben senin bir kahraman olarak hayata karışışını bekliyorum derdi. Anlat bey, derdi. Bu gün ne oldu? Biraz yorgun olsa, canı konuşmak istemese, annem dünyasını dar ederdi. Sanki bütün gün başarılı erkeğin arkasındaki akıllı kadın olmaya hazırlardı kendini. (s:104)

Yeniden gülmeye başlıyorlar. Ah bu gençler ne çok gülüyorlar. Eşyanın, sesin, sözün dört cephesi var sanki. Gençlikte görülen en muzip cephesi.Yıllar kahkaların üstünden mi aşıp geliyor? (s:112)

Kapısını açsalardı.Biz iyiyiz, sen nasılsın deselerdi ya! Yok, ağrıyan yanlarını anlatmazdı. Şikayet etmezdi. Sorup sorduklarına bin pişman etmezdi. İyiyim derdi. İyiyim dedikçe iyi olurdu insan. (s:124)

(İz Yayıncılık, 2012, 136 sayfa)

IMG_2272 2

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:

“Devirler değişir; devirlerle birlikte doğan günün ve batan günün anlamı da.
Esen rüzgârdan,
börtü böceğin kanat sesinden kâinatın dilini sökenler bir uzak zaman yolcusudur;
zihnimizde silik izi kalmış olan.
Çelebi kimbilir hangi duygularla ‘Gün akşamlıdır devletlüm; dün doğduk, yarın öleceğiz’ der.
Günün akşamlı olduğunu bilmek, sükût ve sükûn içindeki bir akışın temposunu ayarlar.
Gün akşamlıdır ve her gecenin bir sabahı vardır.
Günün ayarı, güneşin elinden alınıp mesai saatlerinin hizmetine verildiğindendir belki, şimdi bütün günler akşamsızdır.
Kesintisiz bir zamanın içine hapsolmuşlar için
herşey şimdiki zaman hükmünde geçip gitmekte.”
Elinizdeki hikâyeler bitimsiz bir biçimde şimdiki zamanı yaşayanların serüvenini yansıtıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder