22 Nisan 2014

Beş Vakit İnsan / Senai Demirci




Hazırlan; yeniden formatlanacaksın.

Ömrünün fani astarını ahiretin baki kumaşına dikeceksin secde secde... Hep var, hep var olacaksın. Tükenen nefeslerini, giderek gözden düşen yüzünü, sonunda itibarsızlaşacak bedenini, canhıraş telaşlarla, en çok kar verecek, en yüksek değeri kazandıracak biricik 'Müşteri'ye satacaksın. ' Müşteridir Allah müminlere...' 'Secdeye getirdikleri canlarını...cennet karşılığı satın almak ister.' (Tevbe Suresi,3) (s:17)



Son bir inceliğe daha dikkatini çekmek isterim. Müşteri, zaten elinden çıkacak malı istiyor senden. Günden güne eskiyen bir bedeni satın alıyor. Gün be gün elinden çıkan, eksilen, kıymetten düşen mallarına ummadığım değerler biçiyor. O'na satmazsan, zaten sen sana kalmayacaksın. O'na satmazsan, senin diye/bildiklerin senin olmaktan çıkacak. Çıkmasa da sen elinde tutamayacaksın. Kim değer kaybeden bir malı eşsiz bir değerle satın almak ister ki? Farkında mısın, başka müşterin yok! Biricik müşterin Allah! Şu talihe bak! İster istemez elinden çıkacak, sonunda gözden düşecek, değersiz kalıp bir köşeye gömülecek bir mala ebedi bir değer karşılığı satın alan bir Müşteri buldun. (s: 28)

'O halde, sevin O'nunla böyle bir alışveriş yaptığı için. İşte sana büyük kar!' (Tevbe, 3) (s:29)

Farkında mısın nasıl da ateşli bir sahip olma yarışına girmişsin. 'O benim olsun, bu da benim olsun...' diye koşturuyorsun. Yüzüne gülen reklam panolarını oku: ' Şu senin olsun, bu yetmez. Bu az gelir, daha fazlasını al...' ' Çoğaltma tutkusu'dur bu. Mezara varıncaya kadar sürer. Çokluğa aldanır insan. Bir eşyadan bir başka eşyaya sürüklenir. Hiçbir servet miktarı mutluluk vaad etmez. Vardığı her yerde, daha ötesine acıktırılır. Sahip olduğu her şeyin daha fazlasına muhtaç olması beklenir. Çoğaltmanın sonu gelmez. 'Yeter!' dediği o an bir türlü gelmez.
Sonunda anlarsın ki, boş yere ter dökmüşsün. Ama en sonunda. Pişmanlığın fayda vermediği demde. (s: 179)

İşte şimdi kenara çekiyor seni Rabbin. Şu ateşli çoğaltma yarışından kıyıya alıyor seni. Çoklarını boğan dağdağalı dalgalardan sükunet limanına çekiyor seni. Elini bağla şimdi; elini elinin üstüne koy ve deki: ' Hiçbir şey benim değildir; sadece yanımdadır. Şimdilik...'  (s: 181)

(Timaş Yayınları, 2014, 192 sayfa)


IMG_2279

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:
“Namaz miracındır; çünkü aradan perdeleri kaldırır, bedeninin her zerresini rıza makamında tutar. 
Miracındır namaz; çünkü aradan mesafeleri kaldırır, alnını Rabbinin yakınlığında tutar. 
Namaz miracındır; çünkü aradan sözleri kaldırır, kalbini sessiz ve sonsuz bir makbuliyetin sıcacık kucağında tutar. 
Namaz miracındır; çünkü aradan ikiliği kaldırır, olduğun hali göründüğün halle bir tutar, göründüğün hali olduğun halle bir tutar.
Miracındır namaz; zamanın üzerindeki hükmünü kaldırır; kalbini zamanlar üstüne çıkarır, kalıbını tükenişlerden ve yitişlerden uzak tutar.

Namaz miracındır; meyveye durmuş ağaçlar gibi, seni sonsuz sevinçlerin, sınırsız umutların, gölgesiz mutlulukların, pürüzsüz huzurların, lekesiz neşelerin baharında tutar.

Miracındır namaz; seni İblis’e karşı meleklerin safında, Nemrut’a karşı İbrahim’in yanında, Firavunlara karşı Mûsa’nın tarafında, nankörlere karşı Muhammed Mustafa’nın [asm] yerinde tutar.”
Beş Vakit İnsan, her vakit solup düşen “an”larımızı yeniden yeşertecek bir vaha sunuyor…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder