07 Ekim 2013

Bir İki Üç Tıp - Prof.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta



Fakülteyi 2010 yılında bitiren bir başka genç hekimin feryadı:
"Ben şunu gördüm ki, sizler beni doktor ilan ettiniz ama ben doktor değilim! Sadece tıp bilgilerini yarım yamalak kafasında oturtmuş, TUS'a çalışırken elinin altında çoktan seçmeli bir soru değil bir insan olduğunu unutmuş, hastanenin iş yükü hafiflesin diye her türlü ayak işine koşarken sadece birkaç ay sonra kendi başına kalacağını ve doktor olacağını görmemiş, ne kadar yetersiz olduğunu bildiği halde buna isyan etmemiş ve sözlü sınavlarda aldığı şişirilmiş notların büyüsüyle kendisini gerçekten doktor sanan birisiymişim." (s:22)

Meslek liselerinden bir farkı kalmayan tıp fakültelerine giren bir öğrenci daha ilk yılından itibaren uzman olmayı amaçlamakta ve tüm çabasını sadece TUS'u kazanmaya harcamaktadır. Eğitimdeki bu yanlış nedeniyle, kafaları işlerine yaramayacak teorik bilgilerle dolu, ama pratisyen hekimliğin gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip olmayan doktorlar yetişmektedir. (s: 23)

"Bugün imkânınız olsaydı hekim olmayı seçer miydiniz?" sorusuna hekimlerin ancak yüzde 56'sı evet diyebilmiş. Demek ki doktorların yarısı doktor olduklarına pişmanlar...

Çocuklarının da tıp eğitimi görmelerini arzu edenlerin oranı ise yüzde 30. Benim kişisel gözlemlerime göre bu oran çok yüksek. Bu yüzde 30 değil de, yüzde 3 olmasın sakın? Çünkü ben şöyle bir sınıf arkadaşlarımı düşündüm de, çocuğu tıp fakültesine giden tek bir kimse aklıma gelmedi. Bizim sınıf için bu oran demek ki yüzde 3'ten bile daha düşük, belki de yüzde 0. (s:81)

Doktorların bir dergide yayımlanan araştırmaları okurken, bunların ilaç firması sponsorluğunda yapılıp yapılmadığını, araştırmayı yapanların ilaç firmaları ile çıkar ilişkileri içinde olup olmadığını dikkatle incelemeleri gerekiyor. (s:98)

(Hayy kitap, 2011, 144 sayfa)



KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:
Bir zamanlar kutsal meslek olarak bilinen hekimliğin saygınlığı hızla azalmaya başladı. Bugün doktor denince, hayat kurtaran, dertlere deva bulan kişiler değil; bıçak parası alan, hastanede yüzüne bile bakmadığı hastalara muayenehanede candan ilgi gösteren, ilaç firmalarının bir dediğini iki etmeyen kimseler anlaşılıyor.

Tıptaki yozlaşmada, başta ettikleri yemini unutan bazı doktorların bizzat kendileri olmak üzere, oy peşinde koşan popülist siyasetçi ve bürokratların, kişiliğini yitirmiş üniversitelerin, boğazlarına kadar politikaya batmış tabip odalarının, tek amaçları daha çok kar etmek olan ilaç endüstrisinin de önemli katkıları var.

Sonuç ise gerçekten acıklı! Tıp komada, doktorlar depresyonda, hastalar teyakkuzda. İlaç endüstrisinde ise işler tıkırında!

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta Bir İki Üç Tıp diyerek bu kötü gidişe nokta koymak istiyor. Hâlâ vicdanına söz geçirebilen meslektaşlarını mücadeleye çağırıyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder