24 Ocak 2012

Küçük Prens - Antonie de Saint- Exupery



Büyüdüyseniz ve Küçük Prens kitabını okumamışsanız, geç kalmış sayılmazsınız.
Bence bu kitap çocuklardan çok, yetişkinler için yazılmış :)




Kitabı okumadan önce Dr. Sezen Zeytinoğlu'nun "Küçük Prens Üzerine Bir İnceleme"
(http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/502/6013.pdf) yazısını mutlaka okuyun.


Demek ki Küçük Prensin gezegeni en fazla ev büyüklüğünde bir yerdi. Ama buna ben pek şaşırdım. Çünkü coğrafya bilgim sayesinde gezegenleri az çok tanıyordum. Dünya, Jüpiter, Mars, Venüs gezegenleri gibi büyük gezegenlerin yanında teleskopla bile güç görünen çok küçük gezegenler olduğunu biliyordum. Gökbilimciler bunlardan birini bulunca ona ad yerine bir numara verirler. Söz gelimi “Asteroid 325” derler. Küçük Prens’in gezegeninin de “Asteroid B612” olduğunu sanıyorum.
Bu gezegeni 1909 yılında bir gökbilimcisi teleskopla görmüş. Bu konuda hazırladığı raporu Uluslararası Gökbilimciler Kurultayı’na sunmuş. Ama kurultaydakiler Türk gökbilimcisini, ayağında şalvar, başında fes var diye ciddiye almamşlar. (Büyükler böyledir işte.)
Bereket versin bir Türk önderi çıkmış, bir yasa koymuş: “Hersek bundan böyle Avrupalılar gibi giyinecek” demiş. 1920 yılında aynı gökbilimci şık giysiler içinde kurultaya gelmiş.Tabii bu kez bütün üyeler görüşüne katılmışlar. (s: 13-14)



Bir gezegen görmüştüm, orada kırmızı suratlı birisi yaşıyordu. Bir kere olsun bir çiçeği koklamamış, hiç yıldız görmemiş ve hiç kimseyi sevmemişti. İşi gücü sayıları toplamaktı. Yine de bütün gün övünüp duruyordu, tıpkı senin gibi. “Önemli bir adamım ben” diyordu. “Ciddi bir adamım”. Gururundan yanına varılmazdı. Ama o aslında adam değil, mantarın biriydi. (s: 24)



Filiz, bir süre sonra boy atmayı durdurup çiçek vermeye hazırlandı. Bir tomurcuğun oluşmasına tanık olan Küçük Prens bunda doğa üstü bir güzellik sezinledi.
Çiçek güzelliği için gerekli hazırlıkları yeşil odasının çatısı altında yapıyordu. Renklerini seçerken kılı kırk yarıyordu.Taç yapraklarını teker teker takıyordu. Küçük çiçek gösteriş meraklısıydı. Ortalığa buruşuk giysilerle çıkmak istemiyordu. Göz alıcı güzelliğini eksiksiz olarak sunmak istiyordu. Gizemli hazırlığını günlerce sürdürdü. (s:27)



-Benim her gün suladığım bir çiçeğim var, dedi. Her hafta süpürdüğüm üç tane de yanardağım var. Birisi sönmüş, ama ben onu da her hafta süpürüyorum. Bu yaptıklarımla çiçeğime ve yanardağlarıma yararlı oluyorum. Sen yıldızlarına yararlı oluyor musun? (s:47)



…ancak evcilleştirdiğin canlıları tanıyabilirsin, insanları kolayına tanıyamazsın. Onların tanımaya ayıracak zamanları yoktur. Yediklerini, içtiklerini bile dükkanlardan hazır olarak alıyorlar. Ama dost satan dükkanları olmadığı için dostları da yoktur. Dost arıyorsan beni evcilleştir. Dünyada benden iyi dost bulamazsın. (s: 70)



…Ama gözler kördür. İnsan gerçeği, ancak yüreğiyle baktığı zaman görebilir. (s: 82)



(Gönül Yayın Dağıtım, 96 sayfa)


kardanadam

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:



"Hiç kimsenin kitabımı özensizce okumasını istemem doğrusu. Bu anılarımı yazarken çok üzüntülü anlar yaşadım. Arkadaşım, koyunu ile birlikte beni bırakıp gideli tam altı yıl oldu. Onu burada anlatmaya çabalıyorsam, bu biraz da onu unutmamak için. Arkadaşı unutmak çok üzücü bir şey. Herkesin arkadaşı olmamıştır. Arkadaşımı unutursam, kendimi o, sayılardan başka bir şeye değer vermeyen büyükler gibi hissederim sonra."
-Exupéry-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder