29 Kasım 2013

Kendinizle Barışık Olmak/Nevzat Tarhan


Sürekli endişe hali yaşayanlar, her an başlarına bir felaketin geleceği fikrine kilitlenmişlerdir. Bu kişiler potansiyel tehlikeleri çok abartırlar ve kendilerini hep tetikte olmak zorunda hissederler. ...Aslında korktukları şey, korkunun kendisidir. Bu kişiler korkudan korkmaktadırlar. (s:49-50)


Bu kişilerin beyinlerindeki duygusal bağlantılar bozulmuştur. Duygusal devreleri yeniden geliştirmek, beyne doğru programlar yüklemek gerekir. Bunun ilk adımı kişide özbilinç oluşturmak ve zihnini tutsak eden düşüncelerin, beynin davetsiz misafiri tabir edilebilecek parazitler olduğunu anlamasını sağlamaktır.
İkinci adım, dikkat değiştirme yöntemini kullanarak, saplantı oluşturan düşünceler geldiğinde, o düşüncelerle savaşmak yerine beyni başka olumlu düşünce alanlarına yöneltmektir. (s: 50-51)



"Ağla açılırsın" sözü psikolojik bakımdan geçerli değildir. Ağlamak ıstırabı azaltmaz, aksine uzatır. O nedenle ağlamak yerine, üzüntüyü besleyen düşünceler zincirini kıran dikkat değiştirme yöntemine başvurulmasını öneriyoruz. (s:61)

Kültürümüzde ve inanç sistemimizde yer alan " Sevinmek yerine şükretmek, üzülmek yerine sabretmek" anlayışı bizlere büyük yarar sağlar. Ayrıca dua edebilen bir insanın, "Her şeye gücü yeten, her işin anahtarı kendisinde olan ilim,irade ve güç sahibi" bir üstün varlığa başvuruyor olması ve yalnız olmadığını düşünmesi; yaşadığı hüzünden sıyrılması adına çok yararlı olabilir. O nedenle dindar insanlar için dua önemli bir avantajdır. (s:62)

Diyelim ki, Ayşe evde oynarken bir tabak kırdı. Annesine karşı savunma olarak "Ben kırmadım" diyor. Ama tabağı onun kırdığı her halinden belli. Annesi "Bak kızım, bu tabağı sen kırmışsın, belli oluyor. Ama şunu bil ki; dürüst olmak, gerçekleri söylemek tabaktan daha önemlidir" der. Böylece çocuğa doğruluğun erdemi örnek dili ile anlatılmış olur. (s:113-114)

İletişimsizlik, kötü iletişim her alanda kötü elbette. Ailede olması ayrıca vahim tabii. İnsanlar konuşmadıkları, sessiz kaldıkları zaman olayları örttüklerini düşünüyorlar. Herkesin kendini yeniden gözden geçirmesini öneriyoruz. Bizim "altın orta nokta kuralı" dediğimiz bir kavram var. Bu, tarafların beklentileri, fiziksel, ruhsal ve duygusal ihtiyaçları konuşulduğunda; her iki tarafın da birer adım atarak orta noktada buluşup uzlaşmaya çalışmasıdır. Bu kural vazgeçilmezdir. Yine özen gösterilmesini istediğimiz "iyi zan" kuralı vardır. Eşlerin sinirli, kızgın, öfkeli veya ilgisiz tavırlarına iyi zanla yaklaşılması önemlidir. "Muhatabınıza saldırı hakkı tanımalısınız" cümlesi de unutulmamalı. Eşinizin sinirli olması sizinle hiç ilgili olmayabilir. Ona saldırı hakkı tanımak gibi güzel bir armağan verirseniz, fırtınaya fırsat vermezsiniz. (s:204)

(Timaş Yayınları, 2006, 208 sayfa)





KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN

Ruh sağlığını korumanın yolu, insanın kendisiyle ve çevresiyle barışık olmasından geçer.
Kendimizle barışmak; duygularımızı denetim altına almayı başarmak ve hayatımızı amaçlarımız doğrultusunda yönlendirebilmek demektir. Bunun için duygularımızı eğitmeyi öğrenmemiz gerekir. Çünkü duygularımızı yönetebilmek bizim elimizdedir.
Profesör Doktor Nevzat Tarhan, “Kendinizle Barışık Olmak” kitabında, tıbbın ve psikoloji biliminin verileriyle, kendinizle ve çevrenizle uyum içinde bir yaşama kavuşmanın ipuçlarını veriyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder