16 Mayıs 2012

Son Düzlük - İbrahim Tenekeci



Edebiyatçılar, genellikle ömürlerini uzatmak için yazarlar. Meselâ Mehmet Akif Ersoy hâlâ yaşıyor, yaşamaya da devam edecek. Yunus Emre veya Şeyh Galip de öyle. Fakat bu insanların arkadaşlarını, yaşıtlarını kim biliyor? Kimse...

Biraz dikkat edince; ayakta kalan, ömrü uzayan isimlerin, edebiyata meslek değil de, mesele olarak baktıklarını görüyoruz. (s:9)


Sürüden ayrılmak, bir insanın yapabileceği en akıllı ikinci iştir. (Birincisi, İslâm'ı seçmek.) Sürüden ayrılmak, beraberinde "ve diğerleri" olmamayı getirir; insanın ufkunu, zihnini açar. Kristof Kolomb sürüden ayrılmasaydı yeni bir kıta bulamayacak, sıradan bir denizci olarak ölecek, haliyle unutulup gidecekti.

...Yüzlerce şair ve yazar körü körüne Batı kültürünün peşinden giderken; Sezai Karakoç Diriliş neslini, Necip Fazıl Kısakürek Büyük Doğu'yu, Mehmet Akif Ersoy Asım'ın şahsında İslâm alemini savunuyordu.

Bugün millet olarak sürünüyorsak, büyük bir sürü olduğumuz içindir. O sürü ki, başbakanı haksız yere idam edilirken, kahvede çay içiyordu...

...şu anda gündemde olan şeylere aldırmayın. Eğer bir şey çok fazla konuşuluyor, manşetlerden inmiyor, ana haber bültenlerinden düşmüyor, insanlara dayatılıyorsa; ortada yanlış bir iş var demektir...

Çünkü doğrular, tıpkı iyilik gibi, sessiz sedasız ve derinden ilerler...

Velhâsıl, doğru ve güzel bir iş yaptığınız zaman, 'görülmedi', 'ses getirmedi' diye sakın üzülmeyin...(s:32)

Bugün, dört dörtlük şiirler yazdım, kusursuz bir heykel yaptım, harika bir bina diktim diye öğünüp diğerlerini küçük görenler; şunu iyi bilmelidirler ki, yukarıdan bakınca dünyaya ait her şey küçüktür,eşittir...

Ve yarına kalmak, beceri değil, nasip meselesidir. Ayrıca, sadece insanların değil, eşyanın da bir kaderi vardır...(s:46)

Yeteneksiz olan, karşılıksız çek yazar gibi üretim yapan, meselesi ve derdi olmayan kişiler habire gündeme getirilirken, cilalanırken; çok kıymetli eserlere imza atanların adının bile anılmadığına şahit oluyoruz.

Durumun vehameti karşısında yapmamız gereken, medyanın tavsiye ettiklerini değil, ustaların önerdiklerini ciddiye almaktır. (s: 68)

(Profil Yayıncılık, 2011, 143 sayfa)

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:

Niçin İbrahim Tenekeci'nin şiirlerini okuyoruz? Birincisi, başarılı ve benzersiz bir şair. İkincisi, samimi. Tenekeci, hem sözden taviz vermeyen, hem de ses ve müzikaliteyi önceleyen bir şair. Sürprizli Üç Köpük çıkışından sonra şiir dilini daha da geliştirdi ve “işte budur” diyebileceğimiz bir ses tonu yakaladı.

İyi bir şairin yazdığı iyi bir nesri okuduğunuzda da bu ses tonunu duyarsınız. Elimde şimdi, İbrahim Tenekeci'nin Son Düzlük kitabı var. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz artık: Karşımızda sadece iyi bir şair değil, aynı zamanda usta bir denemeci var. “Meselesi” olan bir denemeci...

En güzel tarafı da şu: Tenekeci yazılarını, deneme türünün çatık kaşlı ciddiyetinden uzak tutuyor. Hem coşkulu, hem olabildiğince muzip. Daha da önemlisi, ilginç. İlginç olmaya çalışmayan bir ilginçlik bu. Sahici bir tarafı var yani...

İyi bir kitap okumak isterseniz, size, “deneme” türüne itibarını iade eden Son Düzlük'ü öneririm.

Ahmet Kekeç

Yeni Şafak Kitap
29 Aralık 2005

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder