31 Mart 2010

Nietzsche ve Babaannem - Mustafa Ulusoy




Nietzsche, kendisine verilen ömür sermayesini kullanıp sınama zamanı sona erince öldü. Yıllarca migren ağrısı çekmişti. Sonunda, yakalandığı beyin frengisinden öldü.
Ölümünden bir müddet önce, o ünlü sözünü söylemişti: “Tanrı öldü.” Söylenmesi kolay bir sözdü bu. Zor olan, “Bir Yaratıcı var” demekti. Çünkü “Tanrı öldü” demek, “Tanrı benim”; “Bir yaratıcı var” ise “Ben kendi adıma bir hiçim” anlamını içeriyordu.

24 Mart 2010

Gülistan - Sa'dî



Şükür, aziz ve yüce Allah’adır. Allah’a itaat, yakın olmayı sağlar ve ona şükretmekle nimet artar. Alınan her nefes, hayatı uzatır ve verilince, kişiyi rahatlatır. Öyleyse her bir nefeste, iki nimet vardır ve her bir nimet için, bir şükür vaciptir. (s: 11)

18 Mart 2010

Kafa Karıştıran Kelimeler - Rasim Özdenören



İsraf kelimesi, İslâm’da, en geniş anlamıyla “haram yolunda harcama” anlamına geliyor, bu anlamda harama tahsis edilmiş her “birim değer” israftır, çoğu da, azı da. Dolayısıyla parasını, malını harcamaktan kaçınarak onu bankaya yatıran kimse İslâmi anlamda israftan kurtulmuş olmuyor. Oysa kapitalistik bir iktisadi düzende bu işe “tasarruf” gözüyle bakılmaktadır. Demek ki, bu kelimenin lügâttaki “gereksiz yere harcama” biçimindeki tanımı her zaman işimize yaramayabilir. Kapitalistik dizgede “gerekli” sayılan bir harcama, İslâm’da tamamen gereksiz sayılabilir. İsraf, İslâmî anlayışta aynı zamanda helâlin harama dönüştüğü sınırlardan biridir. (s: 26)

13 Mart 2010

Katre-i Matem - İskender Pala



“Oğul, sen çok zeki bir evlatsın, amma her kimde ki şu özellikler yoktur, aklı tam sayılmaz. Kişi odur ki dünya malından ihtiyacı kadarını alıp fazlasını yoksullara dağıta. Tevâzuyu şereften daha fazla seve. İlim istemekten bıkmaya. Başkalarının ihtiyaçlarını gidermeyi küçük görmeye. Başkasındaki iyilikleri büyütüp kendi iyiliğini hiçe saya. Herkesi kendinden üstün göre…” (s: 161)

04 Mart 2010

Bakanlar ve Görenler - İsmet Özel



İnsanla hayvan ve hatta bütün diğer mahlûkat arasındaki fark insanın teslim olma veya isyan etme arasında bir seçim yapabilecek durumda oluşu, bu seçmesine bağlı olarak da mükafat veya cezaya muhatap oluşudur. İnsanda bir emanet vardır, bu emanet onun kul olmayı reddetmesini mümkün kılar. İnsandan başka yaratıklar teslimiyetten ve kulluktan vazgeçebilme imkânına sahip değildirler.