26 Aralık 2012

Merhamet - Kemal Sayar



Yakın bir zamanda annesini de kaybeden Sayın Kemal Sayar Hoca'mıza Allah'tan sabır diliyorum. Allah anne ve babasının mekanını cennet eylesin. Cennette onları buluştursun.

Onüç Aralık İkibinyedi. O sabah, sevgili babacığım Nuri Sayar'ı, bir hastane odasında kaybettim. O güzeller güzeli babayı, o çalışkan, o hep vermiş ama hiç istememiş, o hayat dolu insanı kaybettim. Onu hastaneden çıkarmaya hazırlanırken, hiç beklenmedik bir anda, birlikte yaşanacak güzel günlerin düşünü kurarken kaybettim. İçim acıyor. İnsanın sevdiğinin ölümüyle baş etmesi ne kadar zormuş. (s:11)


Ah bilebilseydim bu ecel vaktini! Ona daha çok hizmet etmez miydim? Onunla baş başa uzun konuşmalara girişmez miydim? Onunla bir oğlan çocuğu ve babası olarak değil de, iki erkek gibi uzun uzun iç dünyalarımızdan konuşmaz mıydık?(s:12)

Yüreğin türlü halleri var. Haftalardır, yanlış olduğunu bile bile, sebeplerle boğuşuyorum. Kan ter içinde uykulardan uyanıp suçlanıyorum. Sonra üzerime bir ferahlık geliyor, kafesten uçan kuşa, babamın aziz ruhuna okuyorum. Onunla konuşuyorum. Onu özlüyorum.Onu sokaklarda görecekmiş gibi oluyorum. Arayıp halini hatırını sorasım geliyor, bir konuda fikrini almak istiyorum. İşte ben kırkını devirmiş bir adamım, ruh hekimiyim, yas ve kayıp yaşayan sayısız insanla konuştum, onların ruhuna değmeye çalıştım, kimileyin onlarla ağladım. Kitap bilgisi hal bilgisine kolaylıkla dönüşmüyor. İnsanın sadece yaşayarak öğrenebileceği şeyler var. Mesela insan babasını apansız kaybedince, sanki çocukluğu elinden alınmış oluyor. Tarihsiz, kimsesiz bir halde bir zaman bozkırının ortasında kalakalıyorsunuz. İnsanlar fazladan konuşuyor ve gülüyorlar sanki. Sanki susmak ve düşünmek gerekiyor aslında.(s:16)

Hayatın ele avuca gelmez bir şey olduğunu, insanın ölüm yönelimli bir varlık olarak çok çaresiz ve aciz olduğunu hissediyorum. Kadere karşı konulamıyor. Kader tecelli edecek olduğunda, gören gözler görmez oluyor. İnsanın hayatın akışını  kontrol edebileceğini sanması, büyük bir safdillik.(s:14)

Bir yol daha var. O da bu fare yarışından çekilmek. Daha az tüketmek, daha az istemek, küçük şeylerle yetinmeyi bilmek. Otların daha yeşil bittiği bir yer varsa eğer, gözünü oralara çevirmemek. Kendi içini büyütebilmek. İnsanı aziz bilmek, hayatı aziz bilmek. İnsanı aziz bilmek bu dünyanın cennetidir... Alışveriş yaptığımız esnafla hoşbeş edebilmek, mesai arkadaşlarımızla dost olmak, komşuların evine girebilmek, sokağa çıktığımızda selamlaşabilmek. İnsana değer vermeyi bilirsek, mutluluk kelebeği sessizce omuzlarımıza konuverecek.(s:180)

(Timaş Yayınları, 2011,224 sayfa)

28

KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:

Ümit ve merhamet. ‘Bir düş kuruyorum’ diyebilmek. Soluduğumuz havayı zehirleyen ve bizi birbirimize düşman kılmak isteyen zalimlere inat, merhamet. Çünkü zalimlik ötekini utandırarak, aşağılayarak, onun saygınlığını ayaklar altına alarak, haklarını değersizleştirerek zulmünü icra eder. Merhamet, insan onur ve saygınlığının çiğnenmesine karşı durmaktır.
Kemal Sayar, bizleri 'dağılmış pazar yerlerine’ benzeyen güzel ülkemizi merhametle onarmaya çağırıyor. Komşumuzun acısını kendimizin bilerek. Konuşarak. Anlayarak. Farklılığı kabullenerek. Severek. Merhamet aşısıyla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder