Bütün tercüme diyetler, hangi ülkede hazırlanmışsa doğal olarak o ülkenin halkı için düzenlenmiştir. O ülkede yaşayan insanların imkan ve alışkanlıklarına yönelik yöresel bilgiler ışığında ortaya çıkmıştır. Önemli olan, yiyeceklerimizi kendi mutfağımızda, yerel pazarlarımızda kolaylıkla erişebilinen ürünlerimizle hazırlayabilmemizdir.(s:21)
Karatay Diyeti'ni uygularken yediğiniz her şey doğal ve mevsimsel olacak. Katkı maddesi içeren ve işlenmiş hiçbir şey yenmeyecek. Günde 3 öğünden fazla yemek yenilmemeli, ara öğünler kalkmalıdır. En önemli nokta, akşam sekizden sonra hiçbir şey yememek, bol su içmek ve hareket etmek (Her gün en az 20-30 dakika normal tempoda yürüme) ... (s:22)
İnsülin direnci tanısı koymak amacıyla şeker yüklemesi testi yapılması doğru değildir. Eğer 12 saatlik açlık kan insülin hormon düzeyi normal değer olan 2-5 IU/ml'nin üzerine çıkmaya başlamışsa, tehlike başlamıştır demektir. Hastalara ağızdan verilen 50-75 gr şekerli içecek, zaten yorgun olan gerek karaciğer, gerekse pankreası daha da yoracak, insülin direncinin daha da artmasına neden olacaktır. Bu uygulama, hastalara, özellikle gebelere büyük bir eziyetten başka bir şey değildir. Bu nedenle, OGTT dediğimiz şeker yüklemesi testinden mümkün olduğu kadar kaçınılması gerekir. Tanı için, açlık kan insülini değerleri yeterli olmaktadır. Eğer bir hasta kahvaltıdan ya da herhangi bir yemekten 2 saat sonra açlık hissedip, eli ayağı titriyorsa, diğer bir deyişle reaktif hipoglisemi şikayetini tarif ediyorsa, klinik olarak o hastada zaten insülin direnci oluşmuş ve yerleşmiş demektir. (s:36)
Dünyada ve toplumumuzda hızla artan diyabet, kalp krizleri, obezite, felç, alzheimer gibi hastalıkların asıl nedeni kolesterolden, doğal yağlardan mahrum gıda tüketmek ve yüksek düzeyde şeker kullanmaktır. Şekerin kendisi toksik! Glikoz, fruktoz, sükroz, maltoz vb hepsi toksik...
Ünlü bir İngiliz hekim şöyle diyor: ' En iyi hekim, hastasına ilaç vermeyen hekimdir.'
İlaçlarla hiçbir yere gidilmez. Mecbur kalınınca kullanıyoruz ama çoğu hastalığın ilaçsız bir çözümü vardır; hastalanmamak veya hastalığı doğal şeylerle atlatmak gibi...
Bazı durumlarda ilaç kullanacağız, ameliyat yapacağız ama dünyanın hiçbir yerinde ülkemizde kullanıldığı kadar ilaç kullanılmıyor! (s:143)
Bütün hücreler kendilerini üç ayda bir yeniliyorlar. Beyin ve kalp hücreleri eskiden kendini yenilemez diye bilinirdi ancak hücresel bilimle gösterildi ki bütün hücreler yenileniyor. Bizim amacımız, hücrelerimiz yenilenirlerken sağlıklı temel maddeleri kullanarak sağlıklı hücrelerin oluşmasını sağlamak. (s:223)
Kanada hükümeti domuz gribi sırasında halkına aşı yaptırmamış, bunun yerine D vitamini seviyesini yükseltmiştir. D vitamininin en az 50 ng/ml, normal şartlarda ise 70 ng/ml civarında olması lazım. Bilhassa kanser hastalarının 70-100 ng/ml arasında olması gerekiyor. Yani asıl iş bağışıklık sistemini güçlendirmek! (s:229)
Çocuklara kesinlikle şeker vermeyeceğiz! Tabii tüm şekerli ve asitli içecekleri de sofraya koymayacak, onları özendirmeyeceğiz, eve almayacağız. Çocuklara ödül veya hediye niyetine şeker veya çikolata vermek, onları farkında olmadan zehirlemek demektir! Büyükler, çocuklara şeker veya çikolata yerine doğal yiyecekleri mesela kuru incir, gün kurusu kayısı, fındık, fıstık, badem, ceviz vb doğal yiyecekleri vermeli, çocuklara sağlıklı alışkanlıklar aşılamalı. (s:230)
(Hayy Kitap, 2012, 262 sayfa)
KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:
Prof. Canan Efendigil Karatay'ın yazdığı ve
çıktığı günden beri 'en çok satanlar' listesinden inmeyen Karatay Diyeti, Türk
insanının en büyük hayalini gerçekleştirdi: Aşırı kilolardan kurtularak hastalıklardan
uzak, enerjik ve kaliteli bir yaşam sürmek...
Bu diyeti uygulayan binlerce
insan yüzde 100'e yakın bir başarı oranıyla, vücut yağlarından kurtuldu ve kilo
verdi. Üstelik kendilerini mutlu ve dinç hissetti. Verdikleri kiloları geri
almadı. Bu yaşam biçimi, "Türk halkı için en uygun" olduğundan ve
kilo vermenin önünde en büyük engel olan 'acıkma korkusu'nu da tamamen yok
ettiği için adeta bir fenomen haline geldi. Karatay Diyeti uygulayıcılarının
sayısı her geçen gün katlanarak artıyor.
Elinizdeki kitap Karatay Diyeti'nin devamı niteliğinde.
Doğru beslenme ve sağlıklı kilo verme ile ilgili çok daha kapsamlı bilgiler
içeriyor. Genç yaşlı hepimize şefkatli bir kılavuzluk yapıyor: Mevsimlere ve
yaş dönemlerine göre, 365 gün 24 saat nelere dikkat etmeliyiz ki, her yaşta
kendimizi dinç hissedelim, kilo problemi yaşamayalım ve hastalıklarla aramıza
kalın bir duvar örelim?
Prof. Karatay, bu yeni kitabında okuyucuların merak
ettiği tüm 'özel' sorulara da yanıt veriyor. Yine o anlaşılır üslubuyla, nedenleriyle,
niçinleriyle, bilimsel araştırmalar ışığında ve uygulaması kolay
önerileriyle...
Karatay Diyeti'ni alıp okuduysanız bu kitabı
kaçırmayın, okumadıysanız ikisini birden alın, hayat boyu rahat edin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder