22 Aralık 2015

Alkali Diyet / Dr.Ayşegül Çoruhlu




Yıllar önce Almanya'da  iç hastalıkları ihtisasımı yaparken, şefim Dr.West, özellikle osteoporozu olan hanımlara asit ağırlıklı beslenmeden korunacak şekilde beslenme ve yaşam tarzını öğretmemizi isterdi ve 'Unutmayın, zaten kemikler kalsiyum kaybediyor, bir de vücut asit beslenmeyi dengelemek için kemiklerden kalsiyum çalmasın' derdi. (s:7) 
(Dr.Hasan İnsel)

Kolanın içine tırnağınızı kesip atın. Ertesi gün tırnağı göremezsiniz. Kolanın asidi onu eritir. Korktunuz mu? Bundan değil, asıl o kadar güçlü asidi vücudunuza soktuğunuz için korkmanız gerekir. Zavallı böbrekler dengeyi yeniden sağlamak için çok çalışırlar. (s:17)



Osteoporozun ileri yaşlarda görülmesinin sebebi, vücudun asit yükünün eski yöntemlerle azaltılamıyor olması ve giderek kemikten daha çok kalsiyum ve magnezyum çalınmasıdır. Osteoporoz oluşmaması için kalsiyum ve magnezyum içeren yiyeceklerin tüketilmesinin yanı sıra, asit içeren besinlerden de uzak durulmalıdır. (s:39)

Tansiyon kontrolü için böbreğin asit yükünü azaltmak gerekir. Bunu sağlamak için en kolay yol alkali su içmektir. (s:90)

Alkali su, 20 kilo başına 1 litre olmak üzere tüketilmelidir. Bir litre suya yarım çay kaşığı kadar karbonat eklersek suyun PH'ını 8 ve daha yukarı alkali değerlere çıkarabiliriz.
Karbonat, elma sirkesi veya limon ekleyerek alkali özelliği artırılan su içmek yağ yakımını artırır. Alkali su içmenin üstünlüğü, asit temizleyebilme kapasitesinden kaynaklanır. (s:96)

Tuz yenmemesi propagandası hipertansiyon tedavileriyle ortaya çıktı. Tuzun hipertansiyona yol açması, bir başka deyişle tuzun su tutması, sofra tuzunun sadece iki mineralden oluşması yüzündendir; fazla sodyum ve fazla klorür... Tuz, bunları dengeleyecek öteki mineralleri içermediği için, kanın 84 minerallik dengesini bozar. Oysa Himalaya tuzu ve deniz tuzunun mineralleri kanın plazmasındakilerle aynıdır. Dengeyi bozan bir eksiklik, fazlalık yoktur. Bu durumda vücudun, fazlalığı sulandırması için ekstra su tutmasına ihtiyacı yoktur. (s:104)

Deniz tuzu ya da Himalaya tuzu ve karbonatı eczaneden almalıyız.Marketlerde satılan karbonatlar saf değildir. İçlerinde karbonat dışında başka maddeler bulunabilir. Eczanede saf karbonat satılır. Genellikle İngiliz karbonatı diye bilinir, çok ucuzdur. (s:137)

(Okuyan Us Yayınları, 2015, 176 sayfa)



KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:

İleri anti-aging yaklaşımlarını ülkemizde ilk uygulayan hekimlerden Dr. Ayşegül Çoruhlu, diyetin biyokimyasını hücre düzeyinde bir denge ile açıklıyor. Diğer tüm diyet önerilerinin eksik bıraktığı parçayı tamamlıyor.

Ne kadar yağ, ne kadar vitamin, ne kadar protein? Genellikle bunlara odaklanıyoruz oysa dikkat edilmesi gereken başka bir nokta daha var: Vücudun genel iyilik ve sağlık halini belirleyen Asit-Alkali Dengesi.

Diyet hepimizin kilo vermekle ilişkilendirdiği bir kelime. Bu doğrudur fakat asıl mesele sağlıkla ilgilidir; neden kilo aldığımızın anlaşılmasıdır.

İnsan organizması hafif alkali olmak üzere programlanmıştır. Aşırı asitlenme farkında olmadığımız en büyük gizli tehlikedir. Kanser, kolesterol, osteoporoz, aşırı kilo alımı, kilo verirken yağ yerine kas kaybetmek, kırışıklıklar, cilt sarkması gibi birbiriyle ilgisiz görünen rahatsızlıklar aynı sebepten kaynaklanırlar: Vücudun aşırı asitlenmesi, yani iç ortamımızın kirliliği.


Çözüm basittir: Asit yapan yiyecekleri azaltıp, alkali yapan yiyecekleri artırmaktır. Gerçek evimiz olan vücudumuzu temiz tutmaktır. Et yiyorsak yanında yiyeceğimiz bol yeşillik günahlarımızı silecektir. İçeceğimiz suya yapacağımız küçük bir dokunuş onu kat kat daha faydalı hale getirecektir. Asit alkali dengemizi iyi kurarsak, hayatın tadı tuzu olan kaçamaklarımız için de ağır bir bedel ödemeyiz.

1 yorum:

  1. Kitabı çok beğendiğimi belirtmek isterim.
    Kitabın başında neden alkali beslenmeye geçmemiz gerektiği, asitlenme ve hastalıklar arasındaki ilişki, oluşan asitleri nötralize etmeye çalışan tampon sistemlerimiz bilimsel açıklamalarla anlatılıyor.
    Sadece yağ yakmak için değil, sağlıklı kalabilmek için alkali beslenmenin önemini kavrıyorsunuz.
    Asitlenmeye yol açan yiyeceklerden bahsederken gıda duyarlılığından, gluten duyarlılığından da bahsetmesi tabi ki ilgimi çekti. (Gluten hassasiyetimden dolayı)
    Eczaneden alacağımız ph çubukları ile vücudumuzda asit yükü olup olmadığını nasıl anlayacağımız da anlatılıyor.
    10 adımda alkali diyete nasıl geçeceğimiz konusunda tüyolar var.
    Kitabın arkasında doktor hanım kendisi için uyguladığı günlük beslenme planını, aldığı vitaminlerden de bahsetmiş.
    En arka sayfada da besinleri en alkaliden en asitliye doğru sınıflamış.
    Ne diyeyim. Tavsiye ederim. Kitabı alın okuyun. En önemlisi de hayatınıza uygulayın.

    YanıtlaSil