Geçen gün otobüste geliyoruz. Yanımdaki arkadaşa anlatıyordum: "Arkadaşlar arsa, daire aldıkça çoluk çocuğunu haberdar ediyorlar. Onları sevindirmek istiyorlar. Fakat yaş ilerliyor, mal artıyor. Ahiret yolculuğu başlıyor.Hiç değilse malımdan bir kısmını hayır işlerine vereyim dediği an, kıyametler kopuyor. Çocuklar büyümüş, hepsi düğün parası, sermaye istiyor.
Hepsinin arabaya, yazlığa ihtiyacı var. Hepsi konfor içinde yüzmek niyetinde. Kim hayra hasenata razı olur? Adamcağız da bu yaşta kavgayı göze alamaz, dolayısı ile kendi malını dilediği yere kullanamaz. Anlar ki esirim."
Baktım ki yanımdaki arkadaş ağlıyor.
-Hayrola, ne var?
-Ağabey, ben senin anlattığın gibiyim. Beş kuruşumu bir yere veremem. Kazanacağımı da bunlara vermek zorundayım, başka türlü olamaz.
İçimden "asri köleler" ibaresi geçti. Pek çok kimse kasada can veren zengine benziyor. Kimisi maddeten, kimisi de manen ölüyor. (s:21-22)
Hepsinin arabaya, yazlığa ihtiyacı var. Hepsi konfor içinde yüzmek niyetinde. Kim hayra hasenata razı olur? Adamcağız da bu yaşta kavgayı göze alamaz, dolayısı ile kendi malını dilediği yere kullanamaz. Anlar ki esirim."
Baktım ki yanımdaki arkadaş ağlıyor.
-Hayrola, ne var?
-Ağabey, ben senin anlattığın gibiyim. Beş kuruşumu bir yere veremem. Kazanacağımı da bunlara vermek zorundayım, başka türlü olamaz.
İçimden "asri köleler" ibaresi geçti. Pek çok kimse kasada can veren zengine benziyor. Kimisi maddeten, kimisi de manen ölüyor. (s:21-22)
Allah'a gereği gibi inanan kimse, Allah'ın sanat eserlerini seyretmekten, sinema seyreder gibi zevk alır. Her şeyde Esma-ül Hüsna'nın tezahürünü görür, her şeyle irtibat kurar, manevi ilmiklerle her şeye bağlanır ve bütünleşir. Adeta kainat mescidinde bir abid olup, mahlukatla ibadet eder. Öyle bir makama gelir ki, dertleri bile, Allah'ın hediyesi kabul eder, dertleriyle arkadaş olur, şükreder. (s:24)
Birinci Dünya Savaşında Almanlar'la İngilizler, karşı karşıya mevzilerde aylarca beklemişler. İngiliz devlet adamlarından Churchill(Çorçil) tarlayı süren traktöre dikkatle bakıp: "bunun üzerine bir zırh geçirsem, askerlerimi koruyup, Alman askerlerini vursam olmaz mı?" düşüncesiyle yola çıkıyor. 200 kadar tank yaptırıyor. Malum tank su deposu demektir. Fabrikalar su deposunu yaptığını sanıyor, fakat Çorçil, bunları alıp, traktörlerin üzerine geçiriyor ve cepheye sürüyor. Almanlar ateş ediyor, faydasız... Bu sefer kaçan kaçıyor, kaçmayan paletlerin altında can veriyor, böylece Almanlar'la beraber Osmanlılar da mağlup oluyor. Ne zaman cumhuriyet bayramlarında tankların resmi geçidini seyretsem, hep bu olay aklıma gelir. Yani Çorçil'in bir icadı, tarihin seyrini değiştirdi, haritalar, atlaslar değişti, İslam devletleri ortadan silindi. (s:105-106)
KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:
Yıllar yılı dolaştım; gördüklerimi, duyduklarımı, okuduklarımı yazdım. Topladım toplayacaklarımı, onları edebi sanatların içinde yoğurdum; en güzel şekli, en güzel biçimi vermeye çalıştım ve sizlere faydalı olmak için böyle bir eser hazırladım. Beyne bilginin zerafeti, gönüle sanatın estetiği, kalbe iman ve vicdana ışık kitapla insan böyle bütünleşmeli. En güzel arkadaş, en iyi dost, seçtiğiniz kitap olmalı.
Kitap, okuyucusunu yokuştan kurtarmalı, karanlıktan çıkarmalı, ümit vermeli, aşk vermeli ve yepyeni bir hayat vermeli!
Hep sizin için çalıştım, yazdım. Sizlerle saygı sizlerle sevgi aziz okuyucularım.
Yıllar yılı dolaştım; gördüklerimi, duyduklarımı, okuduklarımı yazdım. Topladım toplayacaklarımı, onları edebi sanatların içinde yoğurdum; en güzel şekli, en güzel biçimi vermeye çalıştım ve sizlere faydalı olmak için böyle bir eser hazırladım. Beyne bilginin zerafeti, gönüle sanatın estetiği, kalbe iman ve vicdana ışık kitapla insan böyle bütünleşmeli. En güzel arkadaş, en iyi dost, seçtiğiniz kitap olmalı.
Kitap, okuyucusunu yokuştan kurtarmalı, karanlıktan çıkarmalı, ümit vermeli, aşk vermeli ve yepyeni bir hayat vermeli!
Hep sizin için çalıştım, yazdım. Sizlerle saygı sizlerle sevgi aziz okuyucularım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder