Batılı misyonerlik faaliyetlerinin Anadolu'ya yönelik temel amacı Müslümanları 'dinden döndürmek'ten ziyade, Şark Hıristiyanlığını Protestanlaştırmak olmuştur. (s:5)
...Eliza Schneider, Bursa'da kaldığı süre boyunca, misyonerlik faaliyetlerinin yanısıra Amerika'da bulunan Alman Protestan Kilisesi üyelerine rapor niteliğinde mektuplar yollamıştır. Toplam 28 tane olan bu mektuplar, ilk defa 1846 yılında basılmış ve daha önce Türkçeye tercüme edilmemiştir.
Mektuplar, içerdiği niceliksel bilgiler açısından önem taşıyor. Yazarın Bursa'ya dair verdiği teferruatlı coğrafi ve demografik bilgiler ile bitki örtüsü, yabanî hayvanlar, tarım, hayvancılık konularındaki ayrıntılar hatta kaplıca sularının kimyasal analiz raporları son derece şaşırtıcı... Yer yer 'hakiki bir Hristiyan'dan ve bir kadından beklenmeyecek düzeyde aşağılayıcı ve hakaretamiz ifadeler içeren mektuplarda, Schneider, İslamiyet'e 'yanlış bir din', ibadetlerine de maskaralık demekten geri durmuyor. Bütün bu önyargı ve hakaretlerden 'hakiki Hristiyanlığı tanımayan' Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ile Osmanlı coğrafyasının diğer tebaası da nasibini alıyor. Kendisine en yakın gördüğü ve "temel faaliyet alanını" teşkil eden Ermeniler ise, nasıl oluyorsa, bu insanlar arasında en iyileri kabul ediliyor. Dervişleri aptal ve tiksindirici, hemcinslerini ise cahil, işe yaramaz ve zavallı bulan yazara göre Şark, Lord Byron'ın da dediği gibi, "insanların dışında her şeyiyle tam bir cennet." (s: 6-7)
Amerika'da hayır demek için başımızı iki yana sallarız.Burada başlarını geriye doğru atıyorlar.(s:51)
"İyiliklerin en büyük düşmanı, tabii ki misyonerlerin davasından nefret eder. Binlerce yıldır sınırsız şekilde hüküm sürdüğü bu geniş toprakların en ufak bir parçasını bile feda etmek istemez. Ve onu elinde tutmak için mücadele eder. Misyonerlik teşebbüsleri sert ve yaygın olmakla eleştirilir. Bursa İstasyonu da bu çatışmalardan nasibini büyük oranda almıştır. Rumlar yıllar boyunca aleni bir şekilde bize karşı çıktılar ve en sonunda onlardan vazgeçildi. Artık tüm çabalarımızı, bize daha çok umut vaat eden Ermenilere yöneltmiş durumdayız." (s:104)
(Dergâh Yayınları, 2009, 159 sayfa)
KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:
Bir sanatçı veya bir müminden ziyade bir materyalistin kaleminden çıkmış gibi görünmesine rağmen, "Mektuplar" kıymetli bir metin. Batının misyonerlik faaliyetlerini ve söz konusunu 'gözün' bakışını ortaya koymakla birlikte 19. yüzyıl Bursası'na doğru 'nicel' bir yolculuğa davet ediyor. Mesele ise bu Osmanlı kentinde kimin mümin, kimin kâfir olduğu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder