Biliyor musun Mevlâna'm, Allah, sevgiyi aylaklara vermez. Zira sevginin, yalnız kendisine ait olmasını ister. Çünkü sevgi O'ndadır ve O'nunla oluşur. O hâlde Allah'a sevgi, sapasağlam ve yıkılmaz bir sevgidir. Bu sevgi, Allah'ı, kalp ve dille sürekli anmak, Allah ile sağlam bir dostluk kurmak, Allah'tan uzaklaştıran her meşgaleyle ilgiyi kesmek, O'nun nimet ve ihsanlarını düşünmektir. Böylece Allah, her kime kendisini cömertlik, kerem ve ihsanı ile tanıtmışsa o kişi Allah'ı böylece bilir. (s: 61)
Şeytan, hayatınızı kolaylaştırıp, ömrünüzü uzatıyorum diye herkesi kandıran, boş vakitlerin tapınak şövalyesi... Herkesi dumansız ateşine çağıran ihtişamlı cüce. Ateşli kelimelerin şehvetli oyuncusu. İnsana emanet edilmiş olan cennet hayalini kıskanan ihtiraslı yılan. Aşkı bir türlü okuyamayan kör deccal. (s:84)
Anlatayım... Kuyu Yusuf'un okuluydu. Çöl İsa'nın, Musa'nın dergâhıydı. Mağara da Hz. Muhammed'in (S.A.V) yürek okuluydu. İlim sadece kitaplardan, hocalardan mı akar? Bazen onlarca ciltli kitapların anlatamadığını bir deve anlatır. Allah Kur'an'da "Deveye bakmaz mısın?" diyor.
Peki, biz devede neleri okuyacağız... Mevlâna işte senin hamlığın burada. Kitaplara fazla müptelâsın. Kâinat kitaptır. Hz. Muhammed(S.A.V) yürüyen kitaptır. Ağaç, ateş, su kitaplarının satırlarını da okusana. (s: 110)
(Karatay Akademi Yayınları, 2010, 248 sayfa)
KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:
Yedinci ve en tesirli bıçak darbesi ensesine gelir boynu sağa doğru bükülmüştür. Dervişler yere kapanmasını bekleye dursun, Şems Hz. Peygamberin şu hadisini sesi boğuk mırıldanır: “Allah’a kavuşmayı isteyeni Allah da sever”. Dervişlerden birisi sırtına tekmeyi vurur. Yüzüstü taş zemine kapanır, dudağı patlamış, dişleri zemine dökülmüştür. Siyah feracesi kanlar içinde bordoya dönmüştür. Saçlarından tutarak kafasını kaldıran dervişin niyeti Şems'in başını gövdesinden ayırmaktır.
Baş derviş engeller. Bırakın son nefesini versin. Sonra da en yakın bir kuyuya atın. Kıyafetine sarıp atın.
Avluyu yıkayın. Sabah ile yola çıkarız Şems hala son nefesini vermemiştir. Sille taşının üzerindeki başını hafifçe göğe kaldırır ve: “Allah ne güzel sevgilidir Rabbim sana aşığım. . Ve bu canı sana hediye ediyorum”
Mevlana içeri girer, mendili koklar eli titreyerek açar. İçinden sarı kağıda yazılmış bir not çıkar: “Yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim Gör ki aşk için ölmek ne demekmiş” Mevlana olduğu yere düşüp bayılmıştır.
"Geceden sonra" doğan ve kalplerin çöllerini cennetlere çeviren bir gözyaşı bu. Çoraklaşmış ve çöle dönmüş kalpler; açın sadrınızı! Aşkın gözyaşları, serin serin, sağanak sağanak, üzerimize damlıyor; bakın gökyüzüne, nasılda aşk yağıyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder