28 Şubat 2010
Yavaşla! Bu Hayattan Bir Defa Geçeceksin - Kemal Sayar
Hız, modern dünyanın dehşet ve kuraklığına karşı kalkan işlevi görüyor. Hatırlamak istemediğimizi, hızlanarak unutuyoruz. Peki hız, hayattan mı yoksa ölümden mi kaçış? Hız, bir bakıma insanın kendi ölümünün, ölümlülüğünün farkına varmasını engelliyor.(s: 38)
Zaman daralıyor.
İyi şeyleri yapmak için acele etmeli. Kendi ömrümüzü ve sevdiklerimizin ömrünü güzelleştirmek için yarışmalı. Bir fidan dikmeli. Kuruyan bir ağaca su vermeli. Ânın evlatları olmalı. İnsanlara tebessüm etmeli. Güzellik ve iyiliği dile getirmeli, olmuyorsa susmalı. Ölüme, o ‘küçük kıyamet’e hazırlanmalı. (s: 42-43)
Bugün tıp dergilerinde, ilaç şirketlerinin ürettikleri bilginin yerini bağımsız odakların ürettiği bilginin alması tartışılıyor. Çünkü bir çalışmada gösterildiği gibi, bir ilacın etkinliğini belirleyen en önemli değişken, o çalışmanın sponsor firması. (s:49)
Anne babalarının televizyon karşısında uyuklamaktan yeterince sevgi veremediği bir kuşak, bir kanser hücresi gibi hızla ülkeyi istila ediyor. Geçtiği yerlere sevgisizliğin tohumlarını, şefkat görmemişliğin zehirli havasını bırakarak. Zamanımızı, dikkatimizi, varlığımızı onlardan esirgediğimiz için, şimdi onlar büyük boşlukta asılı kalmış durumdalar. Onlara bağlanabilecekleri bir değer, yüreklerini tutuşturan bir ülkü, hayatlarını gülistana çevirecek bir anlam sunamadığımız ve kendimiz gibi onları da televizyon ekranı karşısında yalnız bıraktığımız için. (s:54-55)
Yaşlılıkta, tedavi edilmesi gereken bir durum olarak sunuluyor bir süredir. Anti-aging sektörü bu hokus pokustan ekmek yiyor. Yaşlanmakla birlikte bedenimizde meydana gelen değişimleri hissedemeyecek isek hayatın geçip gitmekte olduğunun ve kaçınılmaz sonun yaklaştığının nasıl farkına varacağız? (s:105)
(Timaş Yayınları, 2009, 223 sayfa)
KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN
İçinde bulunduğumuz çağ,"şimdi"yi yaşamamıza fırsat vermiyor, her şey gelecek için yapılıyor. Aynı anda o kadar çok şey yapıyoruz ki insani ilişkilerimiz gün içinde hallediliveren işlerden sadece biri haline geliyor. İşkoliklik, kendine sevdalanmanın değişik bir örneği olarak genç profesyoneller arasında yükseliyor. Hayatın ritimlerini pazarın ritimlerine ayarlayan, ancak paraya tahvil edilebilen değerlere önem atfeden yeni bir benlik, küresel rüzgârla birlikte dünyaya yayılıyor.
"Her şey çok hızlı gerçekleştiğinde kimse hiçbir şeyden emin olamaz, kendisinden bile" diye yazmıştı Kundera, Yavaşlık adlı romanında. Gerçekten de hız bizi uyuşturuyor. Artık her yerde ve hiçbir yerdeyiz. Aslında bütün varlığımızla hiçbir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız. Hızlandıkça zaman kazanmıyor, sadece parçalanıyoruz.
Kendimizi bulmak için hayatın kendi ritmine geri dönmeye ihtiyacımız var. İşte bu yüzden, kendi kendimize "Yavaşla!" diyoruz. Çünkü yavaş güzeldir...
Doç. Dr. Kemal Sayar bizleri hızın ve değerlerini yitirmiş bir hayatın tutsağı olmaktan kurtulmaya çağırıyor. YAVAŞLA, modern çağın getirdiği hız eksenli hayatın, mahremiyetin yitirilişinin, aile ilişkilerinin çözülmenin, teknoloji odaklı yaşamlarda görülen iletişim kaybının güncel bir eleştirisi. "Modern Mutsuzluk", "Modern Zamanlarda Aile", "Benliğin ve Toplumun Krizi" ve "Yavaş Güzeldir" adlı bölümlerden oluşan YAVA ŞLA, bir modern zaman eleştirisi olmanın yanı sıra, eleştirdiği olgulara çözüm önerileri getiren, kaybedilen manevi zenginliği yeniden bulmaya davet eden bir kitap.
Hız eksenli bir hayata eklemlenmek durumunda kalan ve bu kısır döngüden rahatsız olanlar YAVAŞLAYIN! Bu hayattan bir defa geçeceksin!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder