Bu kitabı fuardan alırken kapağındaki resim ve ismi dikkatimi çekmişti, bir ara okurum diye almıştım. O zamanlar Adem Özköse ismini ilk defa duyuyordum.
Kütüphanem de okunma sırasını bekleyen unutulmuş bir kitaptı.
Ama kitabı okuyunca anladım ki, kitap başucu kitapları arasında yer almalı.
Kitapta birbirinden ilginç, dünyanın dört bir yanında yaşanmış ilginç hidayet öyküleri yer alıyor. Hepsinden de çok etkilendim. Özellikle Afganistan'a kaçak yollarla girmek isterken Taliban tarafından yakalanan İngiliz gazeteci Yvonne Ridley'in sonrasında yaptığı araştırmalar sonucu müslüman olmaya karar vermesi beni çok etkiledi.
Ne edip edip kitabı edinin. Okuyun okutun... Benden söylemesi...
İtalyan Elisa (Müslüman olduktan sonra ismi Rahme):
"İslam'ın kadın anlayışı son derece nazik ve kadını koruyan bir yaklaşımdır. Batı'da kadın özgür gibi gözükür; fakat asla özgür değildir. Erkekler kadınlara değer vermezler ve kadınlara karşı gösterilmesi gereken saygı ve nezaketi göstermezler. İslam, kadının bütün yaşamını koruma altına alıyor. Babam on sekiz yaşıma ulaştığımda bana, "Artık sana bakmayacağım, kendine iş bul ve evden ayrıl." demişti. İtalya'da hep böyledir. Fakat Müslüman aileler çocuklarına bu şekilde davranmıyor. İslam'a göre kadın evli değilse babası ona bakmak zorundadır. Eğer evliyse bu sefer de eşi kadının geçimini sağlamakla yükümlüdür. Kadına karşı bu denli güçlü bir koruma ne Avrupa'da, ne de Amerika'da var." (s:33)
Jamaikalı Clifford Brown (Müslüman olduktan sonra ismi Bilal):
"Müslüman olmam ve sonrasında kişiliğimde meydana gelen değişiklikler beni yakından tanıyanları bir hayli şaşırttı. Şartlarım iyiydi ve uyuşturucudan çok para kazanıyordum. Böyle bir durumdayken her şeyi terk etmem, özellikle eski suç ortaklarım tarafından garip karşılandı. Bendeki değişime en çok sevinen ise annem oldu. Hatta annem sık sık bana, "Bu din senin gibi birisini bu kadar değiştirdiyse mutlaka haktır." diyor. Rabb'ime şükürler olsun ki beni karanlıktan çıkarıp hidayete kavuşturdu." (s:73)
Brezilyalı Ara Cristiona Leticia (Müslüman olduktan sonra ismi Abdullah Zahid):
"...Gerçeği arıyordum ve sürekli Allah'a bana gerçeği göstermesi için dua ediyordum. İncil'i, Tevrat'ı birkaç kez üstüste okudum. Fakat bu kitaplarda aradığım hakikati bulamadım. Kalbimde büyük bir huzursuzluk vardı...İsa Mesih'in Allah tarafından gönderilen bir peygamber olduğuna inanıyordum; fakat İncil'e olan bütün inancımı kaybetmiştim. Çünkü İncil'in içinde birçok tezat vardı. Hatta bir ara Kabala'ya bile merak saldım. Kabala üzerine aylarca araştırma yaptım; fakat İslam'ı bulana kadar hiçbir din kalbime huzur ve sükunet vermedi." (s:88)
(Pınar Yayınları, 2012, 192 sayfa)
KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:
Hepsinin birbirinden farklı, birbirinden ilginç hikâyesi vardı. Kimisi papazken, kimisi ünlü bir müzisyenken, kimisi bir misyonerken, kimisi de uyuşturucu kaçakçısıyken İslam''la tanışmış ve kendilerine yeni bir hayat kurmuşlardı. Bu röportajlar esnasında mühtedilerin gözyaşlarına, sevinçlerine ve heyecanlarına da şahitlik ettim. Onlardan yaşadıkları zorlukları, hayal kırıklıklarını, geleceğe dair umutlarını dinledim.
İtiraf etmeliyim ki, mühtedilerle yüz yüze röportajlar yaparken dinlediklerimden ben de çok etkilendim. Bazı hikâyeler günlerce aklımdan çıkmadı; yolda yürürken, kitap okurken veya başımı yastığa koyduğumda, sonradan Müslüman olan bu insanların anlattıklarını, başlarına gelenleri hatırlıyordum. Hepsi gerçek ve yaşanmış olan hidayet öykülerini dinleyip de etkilenmemek elde değildi. Sizin de hidayet öykülerini okurken birçok farklı duyguyu bir arada yaşayacağınızı; kimi zaman şaşıracağınızı, kimi zaman mutlu olacağınızı, kimi zaman da gözyaşlarınıza engel olamayacağınızı tahmin ediyorum.
en kısa zamanda alıcam ve okuycam teşekkürler hersey için
YanıtlaSil