08 Mart 2011

Bir Değirmendir Bu Dünya - Cahit Zarifoğlu







İhtiyar dünyanın, zillet dolu günleri tepemizde demokles’in zalim kılıcı sanki… Ufkumuz kararmış, kalbimiz taş, gözlerimize mil çekilmiş âdetâ… Kendimizden, kendi öz ve süflî menfaatlerimizden başka görebildiğimiz, düşünme haysiyeti gösterebildiğimiz hiçbir mesele ve hiçbir değer yok gibi…



Hep kendi sofralarımızı düşünüyoruz. Aradığımız ilaçlar kendi hastalıklarımızın ilaçları. Kar ve su, sanki bu uğursuz zemheride sadece bizim ayakkabılarımızdan içeri sızmakta… Genç dullar, üç günlük yetim yavrular sanki sadece bizim ailelerimizde…



Bir günlük yakıt yokluğu, aspirin yerine gripin tavsiyesi, kürk mantodaki tüy dökümü, barbut masasındaki tatsız şakalar, pokerde ters dönen şanslar, hipodromdaki müşterek-bahis hileleri, çocuklarımızın on yerine dokuz alışları, süte su katılması, çorbadaki tuz eksikliği…



Say sayabildiğin kadar. Evet, tüm bunlar bizi, hepimizi, bütün bencilleri zıvanadan çıkarmakta, asıl şirazemizi bozmakta, yataklara düşürmekte, asabi tansiyon illetine giriftâr etmekte… Etrafımız için, sıhhatimiz için zehir-zenberek olmaktayız.



Bu kadar basit meseleler için bile, bu hassasiyet neden? Neden kendimizin dışındaki dev hadiselerin farkında bile değiliz? Yahut, şuurlu Müslüman’ın fark etmeğe mecbur olduğu hassasiyet içerisine giremiyoruz? Kör olası bencillik burada da hükmünü icra etmekte, herkes yine kendini ve sadece kendini görmektedir. (s: 197-198)



(Beyan Yayınları, 2004, 288 sayfa)



81



KİTABIN ARKA KAPAĞINDAN:



Bir Değirmendir Bu Dünya, şiirlerinden, anı yazılarından ve hikâyelerinden tanıdığımız Zarifoğlu'nu başka bir açıdan tamamlamaktadır. O herkesin entel takıldığı bir zamanda çevresindeki meraklı insanlara, dostlarına, okuyucularına ilmihal okumayı tavsiye ediyordu. Namazların tadil-i erkân üzere kılınmasını, gece namazlarına kalkılmasını, hanımlara iyi davranılmasını, çocukları adam yerine koyarak karşımıza almamızı, yollarda zikirle yürümemizi telkin ediyordu. Daha doğrusu müslüman olarak iç dünyamızı zenginleştirmek, çağa donanımlı bir müslüman olarak yetişmemiz için elinden geleni yapıyordu. Hem çocuklar için yapıyordu, hem de büyükler için.
Bu kitaptaki yazılara, kendi yatağında sessiz, sakin ve içten içe maveraî uğultularla akan bir nehrin zaman zaman coşup kabarması olarak da bakılabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder