10 Nisan 2010
Kayıp Gül - Serdar Özkan
...Descartes gibi insanlar, giydikleri kumaş parçalarına değer kazandırıyorlar. Bir de tam tersini düşünsene.”
“Ne gibi?”“Kumaş parçalarının insanlara değer kazandırdığını.”
Diana bir an başını öne eğmiş ve annesinin yeri geldiğinde, kendine has yöntemlerle kızına hissettirmeye çalıştığı şeyi düşünmüştü:
Kendini özel hissetmek için ihtiyacın olan tek şey, kendinsin.
“Ne demek istediğini anlıyorum, anneciğim, ama herkes üzerimde her şeyin en iyisini görmek istiyor. Daha karşılaşır karşılaşmaz, kızlar önce ayakkabılarımdan saç telime kadar şöyle bir süzüyor, ancak ondan sonra bir ‘merhaba’ diyorlar. İki gün üst üste aynı şeyi giysem, yüzüme bir garip bakıyorlar.
Beni kılık kıyafetimle değerlendirmeleri hoşuma mı gidiyor sanıyorsun? Ya da insanların gözlerindeki o yapmacık saygıyı görmek; haute couture koleksiyonum, Cartier’im, Maserati’m, şuyum buyum hakkındaki fısıldaşmalarını duymak, inan anneciğim, bunlar bana hiç ama hiç keyif vermiyor. (s: 25-26)
Her şeye rağmen, ara sıra sözlerinin doğruluğundan şüpheye düştüğüm oluyor, “Gerçekten özel miyim acaba? diye soruyordum kendime. Ama beni özel olduğuma inandıran Başkaları olduğu için, bu soruyu onlar olmadan cevaplayamıyordum. Sanki aynam kırılmıştı da, kendimi görebilmek için Başkalarına bakmak zorunda kalmıştım. (s: 48)
Daha kötüsü, Başkalarının onay ve takdirlerini kaybetmemek için sürekli onların beklentilerine cevap vermek zorunda kalıyordum. Ben artık ben olmaktan çıkıp Başkalarının istediği ben olma yolunda hızla ilerliyordum. Bir Başkası olma yolunda. (s: 49)
“Bahçeye adım atarken amacın neyse, ancak onu elde edersin. Bahçede ne yaptığımız değil, yaptığımızı ‘ne için’ yaptığımız önemlidir. Yani senin bahçedeki niyetin, güllerle konuşarak başka insanlardan farklı olmaksa, ne yazık ki sadece kibir kazanırsın. Amacın sadece gülleri duymaksa, gülleri duyarsın. Bunun ötesinde, eğer bahçeye Mary gibi, anneni güller vasıtasıyla duyabilmek için girmişsen, o zaman da anneni duyarsın. Hepsi bir yana, eğer istediğin bir süreliğine değişik bir şeyler yaşayıp sadece eğlenmekse, bu da mümkün.” (s: 117)
( Timaş Yayınları, 2010, 205 sayfa)
KAYIP GÜL HAKKINDA DÜNYA BASININDAN:
"Türklerin Küçük Prens'i tüm dünyayı büyülüyor."
-Helsinki Sanomat, Finlandiya-
"Muhteşem bir öykü. Bu romanın yaptığı muhteşem. Denilebilir ki, bu romanın bizi birleştirmeye gücü var."
-TVA Televizyonu, Kanada
"Büyük bir global başarı. Simyacı, Küçük Prens ve Martı'yı sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap."
-Air Beletrina , Slovenya-
"Gerçek mutluluğu aramak üzerine ilham verici harikulade bir öykü."
-Magazin 2000plus, Almanya-
"Masalsı bir çıkış."
-Boek , Hollanda-
"Kayıp Gül Doğu ile Batı arasında bir köprü."
-Vijesti - Sırbistan ve Karadağ-
"Serdar Özkan çağdaş Türk Edebiyatının en önemli temsilcilerinden."
-Moleskine City, İtalya-
"Kayıp Gül hayatımda okuduğum en güzel öykülerden biri. Kitabı bitirdiğiniz zaman, kendinizi bir hediye almış gibi hissediyorsunuz. Ben öyle hissettim."
-Christine Michaud,
-TVA Televizyonu, Kanada-
"Çağdas bir fabl, derin ve bilgece - St. Exupéry'nin başyapıtı Küçük Prens'in tadında.
-DPA, Almanya-
"Bu kitaba bayıldım, çok sevdim. Yazarının insan doğasına dair gözlem ve tespitleri mükemmel."
-Gino Chouinard, Salut Bonjour Weekend - Kanada
"Simyacı, Küçük Prens gibi kitapları seviyorsanız, çok hoşunuza gidecek."
-Time Out-
KAYIP GÜL HAKKINDA TÜRKİYE'DEN:
"Serdar Özkan genç ve yetenekli bir romancı, onun adını önümüzdeki yıllarda sık sık duyacağınıza sizi temin edebilirim." -İskender Pala, 27.11.2003-
"Çok başarılı, masalsı bir roman."
-Prof. Talât Sait Halman, Bilkent Üni. Edebiyat Fakültesi Dekanı-
"Adına hikmet denen altın cevherine ve geleneğin epik değerlerine bir yer açılması ne kadar sıra dışı... Sıra dışı olduğu için şaşırtıcı, heyecan verici, sevindirici... Rehberi hikmet olan "Kayıp Gül"deki arayışçı, bizi bir kez ardına taktığında, hem eğitici hem haz verici bir serüvenin ortağı konumuna ulaşıp zengin kavramlar elde ediyoruz."
-Ayşe Şasa, Yazar -
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder