Sıradan birgün yaşadık işte. Adına yaşamak diyorlar. Ne demekse: yaşamak: hayat: tuhaf şey bayım. Fakat yaşıyor olmanın tuhaflığını fark etmemek de bir o kadar tuhaf. Günlük hayatın akışına kapılmak. Müthiş bir anafor. Modernizm bir işgal biçimidir. Meşgul ederek işgal eder insanı. Her taraftan kuşatır. Sabah kalktığı saatten gece uyuyana kadar her dakikasını parseller: Yakalayın insanı, kendine gelemesin: kendini kaybetsin! (s:20)
Ebucehil Arapça'yı hepimizden iyi biliyordu; yetmedi işte! (s: 64)
Allah'tan ilimle donatılmış akıl, irfanla donatılmış gönül dilerim. (s: 65)
Televizyonda bir sürü dizi var. İnsanlar da aptal aptal seyrediyorlar onları. İslamın asla hoş görmeyeceği bir hayat tarzı pompalanıyor ekranlardan. Çanakkale cephesinden feci! Televizyon cephesinden verdiğimiz zayiatın haddi hesabı yok. Üstelik Çanakkale cephesinde 'şehit' oluyordu insanlar; televizyon cephesinde 'telef' oluyorlar. (s: 76)
Alışveriş merkezleri, modern çağın tapınaklarıdır. Yani bu anlamda, alışveriş bir ritüeldir, bir tapınma biçimidir. Dolayısıyla; modern çağın tanrılarını inkar eden bizim gibi münkirler için, alışveriş merkezlerine gitmek, inanmadığımız bir dinin tapınağında ayin yapmaya zorlanmak gibi bir şeydir. (s:90)
İhvandan biri yayladan ceviz getirmiş. Tebessüm etti. Kırıp bir tane uzattılar. Aldı. Cevize bakıp yine tebessüm etti: Beyin denen nesnenin kıvrımı çoktur, dedi, yolları karışıktır. İşleri dolambaçlıdır. Vücutta bir et parçası vardır ki bu kalp denen nesne Allah'a bağlanırsa tüm vücut sıhhat bulur. (s: 119)
Ne diyorduk? Yahudiler, diyorduk sayın başkanım, Ortadoğu'yu nasıl yönetiyorlar? Ha evet, ırkçılık, hizipçilik, ayrımcılık yaparak. Türkleri, Kürtleri, İranlıları ve Arapları birbirine düşürerek. Biz aptallar da bu oyunu göremiyoruz; birbirimizi yiyoruz. Ulusalcısı Kemalisti sağcısı solcusu diline doladı gerçi; ama hakikat Gregor: Çanakkale bu yüzden fevkalade önemlidir: Şehitliklerde Türk, Arap, Kürt, Laz, Çerkes cümle Müslüman yan yana yatmaktadır. (s:148)
Benimle gelirsen, birbirimize aşk şiirleri okuduğumuz binbir gece masallarından menkul bir aşk gecesinde, sularla arınır, minderimize diz çökerek Riyazüssalihin'den hadisler okuyup, yüce Allah 'a bizi birbirimize bağışladığı için şükranlarımızı sunabilir ve sabahın ilk ışıklarıyla şehre hafif bir yağmur indiğinde, yağmur tanelerini getiren meleklerin kanadında, kimselere görünmeden, Allah 'a yükselebiliriz. (s:183)
Kur'an okuyalım arkadaşlar. Hadis okuyalım. Kur'an ve Hadis okumayan mümin olur mu? Her gün bu okumaları mutlaka yapalım. Az da olsa sürekli olan ibadet evlâdır. Mesela günde beş ayet beş hadis okuyalım. Ama her gün. Her gün. Her gün. Bize bırakılan bu iki şeye sımsıkı sarılmak zorundayız. Kurtuluş buradadır. Kur'an okumak, zihinsel donanımın yanı sıra, kalbî donanım da sağlar. "Hüde'l lil müttakîn."buyuruluyor; Kur'an muttakilere yol gösterir. (s:247)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder