27 Nisan 2012

Cümle Kapısı - Nazan Bekiroğlu



Şems ansızın gelir. Yaşı kırkı bulmuş olan Mevlâna'nın belki de hiç beklemediği ve ümit etmediği anda. Ama kırk peygamberî bir yaştır. Üstelik son fırsattır.(s: 14)

Gündelik hayatın dağdağasından farklı bir boyutta, suyun toprağa kavuşması gibi değil, iki suyun birbirine kavuşması gibi kavuşurlar. Bu yüzden hocası ve talebesi. Cânı hem cânânı olur Şems Mevlâna'nın. Müridi ve mürşidi. Aslında bereketin taşkını bu çoğullukta. Kim âşık kim mâşuk, bu kavuşmada belli değildir. Ne gam! Aşktır aralarındaki. Zamanın, mekânın ve cinsiyetin sınırlarını çoktan aşmış, bu aşkınlıkla aşkın kaynağına dayanmış, kûtah nazarlarca kavranması mümkün olmayan bir aşk. Anlamayanlar da anlayışsızlıklarında mazur, nereden anlasınlar ki? (s: 14-15)

05 Nisan 2012

Kraliçenin Pireleri - Tarık Tufan



Bir sabah uyandığınızda Tanrısını yitirmiş bir kentte yayılan şeytan uğultuları, kulaklarınızı patlatırcasına dolar şirket odalarınıza. Son ayet, hesap tablolarının ve istatistiklerin arasında kaybolmuştur. Söylenecek son duaların unutkanlığı yakar vücudunuzu. Terleten bir titreyişi engelleyemez fiyakalı takım elbiseleriniz...
Kendi ölümüne dahi geç kalmış zavallı bir ruhun acısı düşer payına.(s: 8-9)